Ali Amca





BİR İSİMSİZ KAHRAMAN DAHA
GÖÇTÜ DÜNYAMIZDAN

"ALİ AKKÜÇÜK"



Milli Görüş Hareketi’nin isimsiz kahramanlarından biri daha göçtü dünyamızdan, Ali AKKÜÇÜK Amcamız. Ali Amca Antalya, Kumluca, Karacaören’den olup ömrünü Anadolumuz’un şirin bir ilçesi olan Kumluca’da geçirdi.

Çiftçilikle maişetini temin eden Ali Amcamız, 1969’da yeniden vira bismillah diyen Milli Görüş Hareketi’nin Akdeniz ribatının neferlerinden biri idi. Hayatı boyunca Milli Görüş Davası’na hep hizmet etti, duruşunu hiç değiştirmedi. Bir abimiz bir gün şöyle demişti “Sahabe Efendilerimiz’in (r.anhum) hepsinin farklı farklı güzel özellikleri var. Örneğin kimi sahabi (r.anhum) cömertliğiyle, kimi cesurluğuyla, kimi ilim sevdasıyla, kimi edeb ve hayasıyla ön plana çıkmıştır. Hepsinin ama hepsinin ortak bir özelliği vardır, o da duruşları, istikametleri ve kesintisiz kulluk şuurlarıydı.” Onun için duruşunu değiştirmemek her kişinin değil er kişinin işidir. Ali Amcamız onlardan, o nimete eren mücahidlerden biri idi.

Saadet Partimiz’i kurduğumuz o zor günlerde ilçe teşkilatlarımızı oluşturmak için İl Başkanımız Galip AKIN Bey’le birlikte Kumluca’ya gittiğimizde bize kapısını ve yüreğini açan ender şahsiyetlerdendi, Ali Amcamız. 

Bizim buralarda gerçekten zordur böylesi ulvi bir davayı bir ömür boyu omuzlamak. Bazen nerdeyse herkesi karşında buluverirsin. Evet seni severler, dürüstlüğüne, ahlakına ve Milli Görüş çizgisinden zerre miktarınca ayrılmadığına gıpta ederler ama aday olsan, destek istesen yanında az sayıda insan bulursun. Çünkü sen iyisin, haklısın ama güçsüzsün, derler. Hak ve doğru ölçüsünün güçlü olmakla eşdeğer olduğu bir dünyada her yerde insanımızın hali bu olduğu gibi Antalya’da da durum farklı değil hatta daha üzüntü verici. Üstad diyor ya “bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava yetim, bu dava büyük.”

Ali AKKÜÇÜK Amcamız Milli Görüş Partileri’nden (Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet Partisi) Kumluca’da, Beykonak’ta, Mavikent’te ve civar yerlerde ne zaman hangi görev verildiyse ve adaylık teklif edildiyse “arkasına kim var diye bakmadan” ben varım diyerek hizmete koştu. Ve biiznillah hep kazandı, hiç kaybetmedi. Çünkü o, mağlubiyeti olmayan mukaddes bir davada olduğunun şuurundaydı.

Kumluca’dan yüzlerce evladımızın özellikle kız evladımızın göz bebeğimiz İmam Hatip Liseleri’nde ve Kur’an Kursları’nda okumasına maddi ve manevi anlamda öncülük etti. Hayır çalışmalarının hep içinde oldu. Komşuları ve çevresindeki insanlar Ali Amca’yı çok severlerdi. Evlatları anlatıyor; Babamıza, Hüseyin Hoca isimli komşumuz “sen konuşmalarınla ve yaşantınla hep bana Hz. Ömer’in adaletini hatırlatıyorsun” derdi. Evet, komşudan hüsnü şehadet almak bir mümin için çok önemli bir şeydir.

Ali Amca alimlerle, sadıklarla ve salihlerle beraber olmaya gayret etti. Okumayı ve güzel sohbetleri dinlemeyi severdi. Rabbimiz’in hidayete erdirdiği kulları konusu üzerinde çok durur, hidayete dair ayet ve hadisleri çokça okur ve “Ya Rabbi hidayetten bir an olsun dahi ayırma” diye dua ederdi. Bir oğlunu ve üç kızını en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etti. Ve şimdi üç evladı da Kur’an Kursları’nda hocalık yapmaktadır. 

Mart 2009 Seçimleri içinde göreve hazır bir askerdi adeta Ali Amcamız. Beykonak’tan belediye meclis üyesi adayı olmayı düşünmüştü. “Bir dahaki seçime ömrüm yetmeyebilir, Milli Görüş Davası’nda olduğum bir kez daha resmen tescillensin istiyorum” demişti, Ali Amcamız. Ama aniden hastalığı yeniden nüksedince hasta yatağında da duaları ve yardımlarıyla Davası’nın hizmetindeydi. İnsanlığın hizmetindeydi. Yine Ali Amcamız hasta yatağında “elimden bir şey gelmiyor, buna üzülüyorum. Şu kapının önünde duran arabayı götürün de kullanın” diyor ve üzülüyordu. Arif Nihat Asya’nın “Biz, kısık sesleriz... minareleri, Sen ezansız bırakma Allahım! Ya çağır şurda bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım! Mahyasızdır minareler... göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım! Bize güç ver... cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allahım! Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım!” şeklinde süren “Dua” adlı şiirini istemişti evlatlarından ve onu hasta yatağında defalarca okumuş ve içten bir yakarışla amiiin demişti.

Ali Amcamız, ağrı ve acılarına rağmen hastanede doktorundan izin alarak Saadet Türkiye Buluşmaları kapsamında Antalyamız’da yapılan ve Genel Başkanımız Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ’un teşrif ettiği büyük salon toplantımıza katıldı. Ve dünya gözüyle Milli Görüş kadrolarıyla son kez bir aradaydı. Bir dahaki görüşmemiz ahirete kaldı, Ali Amcamız’la.

Ali Amcamız “ve’l asr” şuuruyla yaşadı ve o şuurla geçtiğimiz günlerde Hakk’a yürüdü. Rabbimiz, Ve’l asr Suresinde buyuruyor; “Asra yemin olsun ki, insanlık hüsran içindedir. Ancak ve ancak iman edenler, Salih amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler kurtulmuştur.” 

Davasına olan sadakati, saymakla bitmez hizmetleri ve yetiştirdiği evlatları onun kıyamete kadar bitmeyecek sadakası ve en güzel bıraktığı eseriydi.

Ali Amcamız ve daha nice isimsiz kahramanlar her şeye rağmen Antalyamız’ın, Türkiyemiz’in ve İnsanlığın Teminatı Milli Görüş Davası’yla yürümeye devam ettiği içindir ki bugün yeniden Milli Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partimiz ülkemizin parlayan yıldızı olmuş, insanımız fevc fevc hem de bir daha dönmemecesine, bir şuur abidesi olarak Saadet saflarına doğru koşmaktadır.

Ali Amcamız’a ve tüm geçmişlerimize Rabbimiz’den rahmet niyaz ediyoruz. Ve bizler şimdi “kökü mazide olan ati” şuuruyla ve tuttuğumuz ele ihanet etmeme azmiyle yolumuza devam ediyoruz, küçük kıyametimiz kopuncaya dek. Vesselam.

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46869 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol