Hoşsâda-165
 
“Âvâzeyi bu aleme Davud gibi sal,
Bâki kalan bu kubbede bir hoşsâda imiş”(Bâki)

H O Ş S Â D A


20 Şubat 2009 - 25 Safer Cuma
sayı: 165



MÜRSELÂT SÛRESİ
Mekke'de nazil olmuştur, elli ayettir.
 

1- (İyilikleri bildirmek üzere) Ardarda gönderilenlere yemin olsun.
2- Estikçe esenlere,
3- (Allah'ın emirlerini) yaydıkça yayanlara,
4- Hakkıyla ayırt edenlere,
5- Öğüt verenlere,
6- Özür veya uyarmak için (gelenlere yemin olsun ki)
7- Size va'dolunan muhakkak olacaktır.
İnsanın en önemli yeri, en çok duracağı yeridir. Mesela bulunduğunuz yerden bir başka yere seyahate gittiğinizde orada 3-4 gün kalacak olsanız bile, kesenize en uygun yerde kalırsınız.
Bir ömür boyu kalacağımız evlerimizin de, kesemize en uygun şekliyle, en güzel olmasına dikkat ederiz. Fakat ne kadar kalırsak kalalım, netice de bir ömür boyu kalacağız. Bazılarımız 20, bazılarımız, 40, bazılarımız 80... sene kalıyor. Hatta yaş ilerledikçe kaldığı yer altından olsa bile, altın rahatsızlık vermeye başlıyor. İnsan dünyadan zevk alamaz hale geliyor. Çünkü zevk alma hassalarımız da yavaş yavaş kayboluyor. Bundan sonra toprağa doğru meylimiz artıyor.
Rabbim de diyor ki; "size va'd olunanlar şüphesiz meydana gelecektir.”
8- Yıldızlar söndürüldüğünde.
9- Gökyüzü yarıldığında,
10- Dağlar savrulduğunda,
11- Peygamberlerin (kıyamette) toplanma vakti belirlendiğinde.
12- (Bu toplanma vakti) hangi gün için geciktirildi?
13- (Müminle-kafiri) ayırt etme günü için.
14- Ayırt etme gününü sana kim bildirdi ?
15- Yalanlayanların o gün vay haline!
Dünyada iken Allah'ın peygamberini, Allah'ın kitabını yalanlayanlara yazıklar olsun. Rahman ve Rahim olan Allah (c.c) yarattıklarını o kadar seviyor ki, bu dünyada iken, Allah'ın kitabını, Allah'ın peygamberini ve ahireti yalanlamamamız konusunda bir sure içerisinde 10 defa bunu tekrarlıyor. Yani "yapmayın!, yapmayın! diyor.
16- Biz öncekileri helak etmedik mi?
17- Sonrakileri de onlara takacağız. (Önceki yalanlar gibi helak edeceğiz.)
18- İşte biz, suçlulara böyle yaparız.
19- Yalanlayanların o gün vay haline!
Bu dünyada iken Allah'ın ceza verdiği insanlar var. Ad Kavmi, Semud Kavmi, Nuh Kavmi, Lut Kavmi var. Firavun'un hayatı var. Mekkeli müşriklerin sonu var. Yani bu dünya hayatında bile Allah'ın kitabını, Allah'ın Peygamberlerini yalanlayan, ahirete inanmayan insanları cezalandırdı. Niye? Daha sonra gelenlere ibret olsun diye. Onlar, bizim tarih direğine çekilmiş ibret levhalarımızdır.
20- Biz sizi hakir bir sudan yaratmadık mı?
21- Onu sağlam bir yere yerleştirdik.
22- Belirli bir zamana kadar.
23- Gücümüz yetti/zamanı belirledik. Biz ne güzel kadiriz.
24- Yalanlayanların o gün vay haline !
25- Yeri toplantı yeri kılmadık mı ?
26- Dirilere ve ölülere,
27- Orada (yeryüzünde) Yüce, sabit dağlar kılıp, size tatlı sular içirmedik mi?
28- Yalanlayanların o gün vay haline!
29- (İnkarcılara o gün şöyle denilir;) Haydi! Yalanlamış olduğunuz azaba doğru gidin.
30- Üç kolla (cehennem dumanının) gölgesine gidin.
Niye üç dal halinde? Tefsircilerimiz diyor ki, Allah'ı üçleştirenler-üçleyenler var bu dünyada. Bu gün dünya nüfusunun büyük bir kısmını Hıristiyanlar teşkil etmektedir. Onlar Allah'ı üçleştirmişler ve "Allah üçün üçüncüsüdür" demişlerdir.
31- Gölge yapmaz, alevden korumaz.
32- O saray gibi, kıvılcım atar,
33- Sanki O (kıvılcım) sarı deve gibidir.
34- Yalanlayanların o gün vay haline!
35- Bu, konuşamayacakları bir gündür.
36- Onlara izin verilmez ki özür beyan etsinler.
37- Yalanlayanların o gün vay haline!
38- Bu (müminle-kafiri) ayırım günüdür. Sizi ve öncekileri topladık.
39- Eğer bir çareniz varsa hemen bana bu çareyi uygulayın.
40- Yalanlayanların o gün vay haline.!
41- (Allah'dan) sakınanlar gölgeliklerde pınar başlarındadırlar.
42- Canlarının çektiği meyveler arasındadırlar.
43- Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin için.
44- İyilik yapanları işte biz böyle mükafatlandırırız.
45- Yalanlayanların o gün vay haline.
46- (Ey kafirler) Biraz yiyin, faydalanın, şüphesiz siz suçlusunuz.
47-Yalanlayanların o gün vay haline!
48- Rükû edin, denildiğinde rükû etmezler.
49- Yalanlayanların o gün vay haline!
50- Ondan (Kur'ân'dan) sonra hangi söze iman edecekler ?


“KİM RASUL’E İTAAT EDERSE,
ALLAH’A İTAAT ETMİŞTİR.”
Doç. Dr. Nedim URHAN Hocaefendi
(M.Ü. İlahiyat Fak. Hadis Ana Bilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi)


Kur’an’ın 6666 ayeti neyi emrediyorsa bütününe iman, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e imandır. Bir kimse Hz. Peygamber (sav)’e inanıyorum diyorsa Kur’an’ı gündeminin başına alması zaruridir. Mümin bir kimse bir ayeti bile rafa kaldıramaz.

Hz. Aişe Validemizin ifadesiyle “Rasulullah’ın ahlakı, Kur’an’dır.” Rasulullah (sav), Kur’an’ın emirlerinden bir zerre eksiklik veya dönüş yapmamıştır. Müşriklerin bütün dünyaları önüne koymalarına, her şeyi temin edeceklerini vaad etmelerine rağmen O (sav); “Benim davamın zerresi bu sizin tekliflerinizin tamamına bile tekabül etmez” diyerek reddetmiştir. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud, 12) istikametinden asla şaşmamış ve bize bu noktada eşsiz bir örnek olmuştur.
Peygamber (sav) bütün insaniyetin peygamberidir. Rabbimiz, “(Resûlüm) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya,107) buyuruyor.

Bir başka ayette “Rasul, size neyi getirdiyse alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının.” (Haşr, 7) buyurarak, müminin Rasulullah’ın söz ve davranışlarına nasıl bakacağını, sünnetin değerini ve konumunu belirtiyor, Rabbimiz.
Bir Rasulullah (as), Hz. Ömer (ra)’a; -“Ya Ömer, benimle senin arandaki durum nasıldır ?” diye sorunca, -“Ya Rasulallah, seni malımdan ve ailemden çok seviyorum” dedi. Bunun üzerine –“Ya Ömer, olmadı” buyurdu, Efendimiz (sav). O an Hz. Ömer radıyallahu anh beyninden vurulmuşa döndü. Hemen Rasulullah’a koşarak –“Seni nefsimden (canımdan) da çok seviyorum “deyince, Peygamberimiz (sav); -“ Evet, şimdi kamil iman sahibi oldun, ya Ömer” buyuruyor.

“(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Al-i İmran 31, 32) buyuran Rabbimiz, Necm 3 ve 4. ayetlerde de “O, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.” fermanıyla Rasulullah’ın kendiliğinden bir şey söylemediğini vurguluyor.

Ve Rabbimiz, Kur’an ve Sünnet’e sımsıkı sarılan müminlere dünyada huzur ve saadet vaat ettiği gibi asıl yurdumuz olan ahirette de bakınız ne müjdeliyor: “…Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.” (Fetih, 17)

Sonuç itibariyle Rasulullah’ın en büyük sünneti, tavizsiz İslami yaşantısı idi. Kutlu Doğum, bizler için de bu şuura ve bilince vesile olsun. Vesselam.

  Hoşsâdalar  

 

 
bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
49216 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol