Kutsal Emanet...


Kutsal Emanetler Ehlinde...

Yıl 1921,

Yahya Kemal (Beyatlı), hayatında ilk kez Topkapı Sarayı'nı gezer,

beraberindeki rehberle birlikte.

Saraydaki padişah odalarını ve diğer muhtelif yerlerini dolaştıktan sonra,

Revan Köşkü'nün bulunduğu yere yaklaşmaya başladıklarında, kulağına hoş bir Kur'an sesi gelir.

Hafızın güzel bir sesle ve çok güzel bir şekilde okuduğu Kur'anı bir müddet dinler.

Gözleri yaşarır ve oldukça hüzünlenir

ve rehberine sorar:

- Neden Kur'an okunuyor?

- Burada her zaman Kur'an okunur...

- Nasıl yani?

- Hiç ara verilmez ki...

- Anlamadım...

- Gece gündüz, hiç ara vermeden, yirmi dört saat.... üstelik...

- Üstelik ne?

- 400 yıldır....

Gözleri buğulanmış, derin bir hüzne boğulmuş olan koca şair,

çığlık atmamak için,

hıçkırmamak için,

cocuklar gibi ağlamamak için

kendini zor tutar.

Sonra hikâyenin aslını araştırır.

Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi'nden kutsal emanetlerle birlikte dönerken,

sefer boyunca sürekli Kur'an okutturur.

İstanbul'a geldiğinde,

Hz. Peygamber'in emanetlerine özel bir yer hazırlanana kadar hiç uyumaz.

Bu hazırlık esnasında da Kur'an okunmaya devam eder.

Hazırlık bitince talimatını verir.

"Otuz dokuz hafız bulunsun,

Bu Revân Köşkü'nde,

gece gündüz, bilâfasıla, Kur'an okunsun."

Hünkârım derler, neden otuz dokuz, bâri kırk olsun. (çünkü o zamanlar, bir gün kırk saat idi)

"Hayır" der koca Yavuz,

"Kırkıncısı benim"
bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46753 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol