Hoşsâda-99
HOŞSÂDA
26 Ekim 2007 Cuma sayı: 99

Sözün Özü

Allahu Teala buyuruyor:
- “Müminler Ancak Kardeştir…” (Hucurat Suresi 49,10)
- “Hepiniz Allah’ın İpine (İslam’a) Sımsıkı Sarılın, Asla Parçalanıp Ayrılmayın.” (Al-i İmran 3, 103)
- “Allah’a Ve Rasulü’ne İtaat Edin. Birbirinizle Çekiş-meyin, Sonra İçinize Korku Düşer, Kuvvetiniz Gider.” (Enfal Suresi 8, 46)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) buyuruyor:
- “Ey Allah’ın Kulları… Kardeş Olunuz.”
- “Müminler Bir Binanın Birbirine Kenetlenmiş Tuğlala-rı Gibidir.”
- “Allah’a Yemin Ederim Ki, İman Etmedikçe Cennet’e Giremezsiniz. Birbirinizi Sevmedikçe Kamil Mümin Olamazsı-nız.”
- “Size Yaptığınız Zaman Sevginizi Arttıracak Bir Şey Söyleyeyim Mi? Aranızda Selamı Yayınız Ve Hediyeleşiniz.”
***
- “Allah Yolunda Ölüdürülenler Şehittir Ve Şehitler Ölmez.”
- “Sevgi Ve Kardeşlik İle Yeniden Büyük Türkiye’ye”
- “Batıdaki Hasan’la, Doğu’daki Haso, Trabzonlu Te-mel’le, Diyarbakırlı Cemşit Kardeştir.”
- “Biz Her Rengiyle Müslüman Milletimizin Aziz Evlat-larıyız.”
- “Sevgi Mutlaka Galib Gelecektir.”

BEKLEMEYİN!

Nazik olmak için, bir gülümseme beklemeyin.
Bir arkadaşın değerini anlamak için, yalnız kalmayı beklemeyin.
Çalışmaya başlamak için en iyi işi beklemeyin.
Öğütleri hatırlamak için, düşmeyi beklemeyin.
Dua etmek için musibetleri beklemeyin.
Yardım edebilmek için zengin olmayı beklemeyin.
Özür dilemek için diğerinin acı çekmesini beklemeyin.
Barışmak için ayrılığı beklemeyin.
Okumak için boş vakit beklemeyin.
Ve daha iyi Müslüman olmak için yarını beklemeyin.

- Peygamberimiz (sas) dostu Ebuzer’in şahsında he-pimize şöyle buyurdu:
“-Vapuru yenile; çünkü deniz derindir.
-Azığını tam al; çünkü sefer uzundur.
-Yükünü hafiflet; çünkü dağlar arasında yol sarp ve meşakkatlidir.
-Amelinde, ibadetinde samimi ol; çünkü iyiyi kötüyü ayırt eden Allahu Teala her şeyi gören ve bilendir.”

İNSAN VE İSLAM

Kur’an ve hadisler, hayat düsturlarını pratiğe geçirdiği ölçüde, insanlığı medeniyet ve medeniyetlere sahip kılacaktır. Bunu da gerçekleştirecek olan hiç şüphesiz bildiğimiz ve ta-nımaya çalıştığımız insandır yani biziz.
Yaratılanların (mahlukatın) içinden seçilmiş, kendi öz değerlerini, yaratılış hikmetlerindeki etkilerini en güzel şekilde tahlil ederek, böylece kendine yön verecek olan yine insandır. Bu insan, geçici dünya hayatını aynı zamanda ebedi olan ahiret hayatını en verimli şekilde dizayn etmesi imkanlarına sahiptir. Bu hususta hiçbir eksikliği ve kabiliyetsizliği söz ko-nusu değildir. (yeter ki istesin). Zira Yüce ALLAH “Biz insanları en güzel şekilde yarattık. Bunu kullanamadığı vakit, onu en kötü bir durumda cezalandıracağız. Ancak iman eden, Salih amel (Kur’an’a ve Sünnete uygun) işleyen müstesna. Onlara sonsuz memnun olacakları ecirler vereceğiz.” (Tin 4-6) buyur-muştur.
İnsan ilk önce kendisini yaratana karşı bir bağlılığa, teslimiyete ihtiyacı olduğuna inanması lazım ki, arkası müspet gelsin. Bunları kendinde bulamayan, en azından hissedeme-yen inançsız ve hissiz insan tipleri kendilerini her zaman boş-lukta hissederler. Kendilerini tanımaya ağırlık vermezler. Dün-yayı yaptığı ile kalacağını zan edip ve hiçbir sorumluluğa kat-lanamadıkları gibi bu yükün altına da girmek istemezler.
Halbuki bütün medeniyetlerin tabanında insan vardır. İlerlemenin iyilik ve güzelliğin kaynağında insan emeği vardır, olmalıdır da. İnsansız bir güzellik, verimli huzurlu bir yaşayışın olması söz konusu değildir. Böyle olunca insan, ben neyim? Ne yapabilirim? Nelerle donatılmışım? Devam eden hayatım-da bana hangi misyon verilmiş? Başka yaratılanlardan farklı-lıklarım nelerdir? Neler olmalıdır? diye kendini öz eleştiriye (sorguya) çekmeli değil midir? Bu öz eleştiriyi kendine yönelt-tiği zaman yaratılış hikmetini yüzde ellilerin üstünde çözmüş olur. İşte bununla ilerleyen insan, hayatının her safhasında bocalamalar, hayata küsmeler ve becerisizliklerin olumsuz etkilerinden kurtulur. Hayat ona boyun eğecek hale gelir. Bu takdirde de verimli neticeyi elde eder. Zaten yaratan Yüce Mevla’nın ve diğer bütün varlıklarında insandan beklediği de budur.
İçinde bulunduğumuz zaman insanların daha da inançlı olmasını ve İslami ve insani ölçülere daha fazla ehemmiyet vermesini gerektiriyor. Bizler bu bilinç içinde olma-lıyız. Hem içte, hem de dışta insanların, bilhassa Müslümanla-rın başına çok büyük fitneler meydana geldiğini ve daha ileri seviyeye ulaşacağını geç kalarak anlasak bile, bu olumsuzluk-ların altında kalmamız bir gerçek olur. Aleyhimize olacakların yükünü taşıyamaz hale geliriz. Elimizi çabuk tutmalıyız. Hayat (ömür) akıp gidiyor. Hayatın durdurulması insanın elinde de-ğildir. Sünnetullah (ALLAH’IN kanunu) böyle yürüyecek ancak insanın yaşadığı hayatını en güzel hale getirebilmesi ilmi ve aklı ile mümkün olur. Hatta bu insanın kendi iradesine veril-miştir. İnsan hür yaratılmış, hür iradesiyle, hür inanca sahiptir. Ancak erkekler 12-15, hanımlar 9-12 yaşları arasında Yara-tan’ın ve yaratılanların, bizde hakları olduğunu, bizim de on-larda haklarımızın olduğunu idrakle, beklentilerimizin istikame-tinde yaşamaya başlarlar. Şimdi kendimizi (insanlığımızı) iyi değerlendirmemiz için Kur’an ve Sünnet’i en güzel şekilde öğrenmeli ve hayatımıza uygulamalıyız. Yoktuk, var olduk. Bizi yoktan Yaratan, bize, insanlık şerefini, İslamla barışık olmayı böylece yaratılışımızın hikmetini anlamamızı bize em-retti. İsmimizi yarattıklarının içlerinden seçerek insan ismini, insanlardan inananlarına da Müslüman ismini verdi. “Size Müslüman ismini o ALLAH verdi” (Hacc,78)
ALLAH’IN yarattıklarının içinde en kusursuzu insan olduğuna göre bu meziyetlerin hakkını vermel, seyreden ha-yatımızın bütün safhalarında en verimli neticeyi aldığımızı ispat etmeliyiz. Hiç şüphesiz bunu İmanla, Kur’an ve Sünnete uyarak sağlarız. ALLAH (c.c) “Ben insanlarla cinleri yalnız bana kulluk etmeleri (kulluklarını ispat etmeleri) için yarattım.” buyurmuştur. (Zariyat-56) Bir başka ayeti kerimede “İnsan için ancak çalıştığı (yaptığı verimli hem dünya hem de ahiret için faydalı olan şeyler) şey vardır.” (Necm-39)
Şimdi bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu hu-susları hassasiyet ölçüleri içinde devam ettiremediğimiz için hayatımız maalesef badireli engellerle dolu olarak ve fitnelerle devam ediyor. Hz Peygamber (s.a.v) “SALİH AMELLERE DEVAM EDİN. (Hayatınızda) ilerde zifiri karanlık gibi fitneler (imansızlığa, amelsizliğe,ahlaksızlığa götüren fetvalar, yorum-lar) zuhur edecek. İnsan sabaha mümin, akşama kafir olarak ulaşacak. Dinini (ahlakını, imanını, mukaddesatını) az bir menfaat karşılığı satacak” diye buyurmuşlardır. (Hadis-i Şerif, Müslim)
Kıymetli okuyucular; İnsanlığımıza, imanımıza, ame-limize, Müslüman ismine, Müslüman ismini taşıdığımıza, tek cümleyle MUKADDES SON DİN İSLAM’A ALLAH İÇİN SAHİP ÇIKALIM.
Doç. Dr. Nedim URHAN


  Hoşsâdalar  

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46883 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol