Hoşsâda-80
HOŞSÂDA
8 Haziran 2007 Cuma
sayı: 80

Saadet Asrı’ndan

Hz. Ebubekir’in; “SİZ KENDİNİZİ
KORUMAYA BAKIN!” (Mâide 5/105)
Ayetini Tefsir Etmesi…
- Hz. Ebubekir radıyallahu anh, halife seçildiğinde minbere çıkarak Allah’a hamdettikten sonra şunları söyledi: “Ey insanlar! Sizler ‘Ey iman edenler! Siz kendinizi korumaya bakın. Siz hidayette olduğunuz zaman başkasının dalâlete (yanlışa ve sapıklığa) gitmesi size bir zarar veremez...’ (Mâide 5/105) âyetini okuyor fakat doğru yorumlayamıyorsunuz. Ben Hz. Peygamber’in (sav); “İnsanlar, işlenen bir kötülük gördük-lerinde ona engel olamazlarsa Allah Teâlâ onları, tamamını kapsayan bir belaya düçar eder” buyurduğunu işittim” [1]

- Ebubekir Sıddîk, Allah Rasûlü’nün Halifesi ünvanını aldığı gün Hz. Peygamber’in minberine çıktı. Allah’a hamd ü senâlar ettikten, Hz. Peygamber’e salât u selam getirdikten sonra ellerini, Hz. Peygamber’in hayatlarında iken oturmakta oldukları basamağa koyarak şunları söyledi:
“Bir keresinde dost (Hz. Peygamber as) şuraya otur-dular ve “Ey iman edenler! Siz kendinizi korumaya bakın. Siz hidayette olduğunuz zaman başkasının dalâlete gitmesi size bir zarar veremez...” (Mâide: 5/105) âyetini okudular. Sonra da bunu şöyle tefsir ettiler: “Allah Teâlâ içlerinde işlenmekte olan fenalıklara ve kötülüklere engel olmaya gayret etmeyen ve bunlara nefret gözüyle bakmayan toplumlardaki tüm insanları cezalandırdığı gibi onların dualarını da kabul etmez.” Hz. Ebubekir Sıddîk bunları söyledikten sonra iki parmağını iki kulağına sokarak “Eğer ben bunları dosttan işitmemişsem şu iki kulağım sağır olsun” dedi. [2]

-Hz. Ebubekir şöyle buyurmuştur: “Kendilerini engel-leyebilecek kadar güçleri olduğu halde ümmet, içlerinde Al-lah’a isyan edenlere engel olmaz ve onlara karşı çıkmazsa Allah üzerlerine bir bela indirir. Sonra bu belayı da onlardan uzaklaştırmaz.” [3]

Müslümanın gayesi, bütün insanların dünya ve ahiret mutluluğu ve saadeti için çalışarak Yüce Allah’ın rızasını ka-zanmaktır. Her Müslüman, Yüce Allah’ın kendisine verdiği meziyetlerle (akıl, irade, his, ünsiyet, vs.) bütün gücüyle ça-lışmayı vazife bilir, en büyük ibadet sayar. Her Müslüman, kendi mutluluk ve saadetinin toplumun ve insanlığın mutluluk ve saadetinden geçtiğinin şuurundadır.
Her Müslüman; Doğru ile yanlışı ayırır ve Doğrunun hakim olması için,
İyi ile kötüyü ayırır ve İyinin hakim olması için, Faydalı ile zararlıyı ayırır ve Faydalının hakim olması için, Adalet ile zulmü ayırır ve Adaletin hakim olması için canla başla çalışır.
Çünkü mutluluk ve saadet; doğrunun, güzelin, iyinin, faydalının ve adaletin hakim olması ile mümkündür.
[1] Kenz II/138 (İbn Ebî Şeybe, İmam Ahmed, Abd b. Humeyd, Adeni, İbn Meni, Humeydi, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâi, İbn Mâce, Ebu Ya’lâ, Ebu Nuaym, Ma’rife’sinde, Dârekutni, İlel’inde, Beyhaki, Said b. Mansur ve başkaları Kays b. Ebi Hâzim’den).
[2] Kenz II/138 (İbn Merdüye, İbn Abbas’tan).
[3] Kenz II/138 (Beyhaki’den). Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/197-198
.
Muallim…
“Muallimim” diyen olmak gerektir imanlı;
Edebli, sonra liyakatli, sonra vicdanlı.
Bu dördü olmadan olmaz; vazife çünkü büyük.
…….
Evet, ulûmunu asrın şebâba öğretelim,
Mukaddesâta, fakat çokça ihtiram edelim.
Mehmet Akif Ersoy

Tohum saç, bitmezse toprak utansın,
Hedefe varmayan mızrak utansın,
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen,
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın,
Eski çınar şimdi noel ağacı,
Dallarda iğreti yaprak utansın,
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın

Necip Fazıl Kısakürek

- “…Düşünenin görevi; insanından kopan, tarihini unu-tan ve yolunu şaşıran aydınları irşada çalışmak, kızmadan, usanmadan irşad. Gerçek sanat ayırmaz, birleştirir.” (Mağarada-kiler, s.325)
- “Aydın olmak için önce insan olmak lazım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer. Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisse-den kişi. Aydını aydın yapan; uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs.” (Kırk Ambar, s.453)
- “Kaderimizi çizen Avrupa’nın siyasi ihtirasları, kul-landığımız kelimeler onun emellerini dile getiriyor. Kulağımıza fısıldanan lafızları hudut ve şumüllerinden habersiz fısıldayıp duruyoruz… Tefekkür vuzuhla başlar, KURTULUŞ ŞUURLA.” (Kırk Ambar, s.287)
- “Tanzimat’tan bu yana Türk aydınının alınyazısı iki kelimede düğümleniyordu: aldanmak ve aldatmak. Senaryoyu başkaları hazırlamıştı, biz sadece birer oyuncuyduk. Nesiller bir ütopyanın kurbanı olmuşlardı…Avrupa’yı tanımamak gaf-let; Avrupa’yı tanıyan ülkesinden kopuyor. Bu lanet çemberin-den nasıl kurtulacağız?” (Mağaradakiler, s.323)
- “AYDININ GÖREVİ, KARANLIKLARI AYDINLAT-MAK…, GERÇEK ENTELEKTÜEL, ÖNCE ÜLKESİNİN HAK-LARINI, DÜŞMAN BİR DÜNYAYA HAYKIRMAKLA GÖREV-LİDİR…”
- “Düşünce adamı tarihe angajedir; kucağında yaşa-dığı topluma angajedir. DÜŞÜNCE ADAMI BİR DEVRİN ŞU-URU OLMAK ZORUNDADIR. Bir başka vazifesi: bütün haki-katleri yoklamak, bütün yalanların maskesini yırtmak, kalaba-lığa doğruyu göstermek. Bazen yangın kulesindeki nöbetçi olacaktır, bazen engine açılan geminin klavuzu…” (Mağaradaki-ler, s.295)
“Hayatımı iki kelime hülasa eder: Öğrenmek ve öğ-retmek…”
Cemil Meriç

- “Bir milletin asıl gücü ne topudur, ne tüfeğidir. Bir milletin asıl gücü İNANÇLI ve ŞUURLU EVLADLARIDIR.”
Milli Görüş Lideri
Prof. Dr. Necmettin Erbakan

- “Peygamberler beşeriyetin başöğretmenleridir.”
Prof. Dr. Osman Öztürk

Anadolu Gençlik…
‘Eğitim, Sevgi, Kardeşlik, Güven ve
Fedakarlığın Buluştuğu Adres’

HER BAHAR BİR ÇİÇEKLE BAŞLAR...

- “Projesi insan, muhatap kitlesi gençlik” olan Anadolu Gençlik Derneği, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” inancı ve mukaddes görev aşkıyla insanlığın hizme-tinde olan bir sivil toplum kuruluşudur.
- Bizler sorumluluk bilincine sahip insanlar olmanın gayretiyle şunu çok iyi biliyoruz, ‘elhamdülillah müslümanım’ demekle iş bitmiyor bilakis yeni başlıyor, yeni yeni sorumluluk-lar ve görevler bizi bekliyor bu güzel yolda… İşte bu inancı-mızdan hareketle diyoruz ki; Anadolu Gençlik olarak “Biz bu-radayız” ve “insanlığa fıtratını ve kendini hatırlatmaya devam ediyoruz.”
Değerlerimizi ve geçmişimizi öğretmenin, hatırlatma-nın ve sevdirmenin, okuyan, düşünen, araştırmacı ve üreten bir insanlığı inşa etmenin, sevgi, kardeşlik, adalet, siyasi şuur, fedakarlık, paylaşma ve dayanışma ruhu vermenin gayretin-deyiz...
- “Fıtrat çekirdeğine güzel bir bahçe kurarak, onu ge-liştirmek” gibi dünyanın en güzel ve en mübarek işinin ustaları Sevgili Öğretmenlerim, kısacası Anadolu Gençlik; Sizsiniz. Yaz, kış, okul dönemi ve tatillerde her yaş grubu için devam eden birbirinden güzel eğitim ve kültür faaliyetlerinde yer al-manız, katkıda bulunmanız, destek vermeniz, emanete sahip çıkmanız ve bu emaneti ışık bekleyen yüreklere ve ötelere taşımanız bizi sizin adınıza sevindirecektir. Çünkü Anadolu Gençlik; Sizsiniz.
- Ne kadar çok inanmış, sevdalı ve dertli yürek bu hizmete el verirse, bu hizmette o oranda büyüyecek ve daha da kaliteli olacaktır, Allah’ın izniyle…
- Bir kez daha hatırlayalım ki; "Kendinle beraber baş-kalarının mutluluğu ve saadeti için yaşanan bir hayat, yaşa-maya değer erdemli bir hayattır." Ve “Rabbimiz’in kuluna en büyük ikramı; iman nimeti vermesi ve kulunu kendi yolunda koşturmasıdır.” Ne mutlu bu hizmete canla başla koşanlara…


Okumak, Anlamak ve Yaşamak…

“KUR’AN’I ANLAMAK FARZDIR.”
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı”
Mehmet Akif

Hayat Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i gereği gibi okumalı-yız ki anlayabilelim. Kur’an ayetlerinden yola çıkarak Kur’an’ın nasıl okunması gerektiğine dair bazı ilkeler, prensipler ve yön-temler şunlardır:
1. Lanetlenmiş Şeytandan Alemlerin Rabbi Yüce Al-lah’a sığınarak ve Allah (cc)’ın adıyla Kuran’ı okumalıyız. (Ba-kınız; 16/98, 96/1, 73/8, 56/79)
2. Kur’an’ı ‘Tilavetin Hakkını Vererek’ okumalıyız. Ti-lavet; okumak, bilfiil uymak, takip etmek, bir şeyin ardına düş-mek demektir. (2/121, 38/29, 5/15-16)
3. Kur’an’ı Tertil Üzere (ağır ağır, hakkını vererek, acele etmeden) okumalıyız. (73/1-7, 25/32)
4. Kur’an’ı Yavaş Yavaş, Dura Dura okumalıyız. (İsra/106)
5. Kur’an’ı Hissederek ve Huşu İçinde okumalıyız. (17/109, 5/83, 39/23)
6. Kur’an’ı Düşüne Düşüne (Aklederek) Okumalıyız. (38/29, 16/10-17, 30/20-24)
7. Şuurlu Olarak ve İbret almak için okumalıyız. (26/112-113, 23/54-56)
8. Kur’an’ı Kendi Bütünlüğü İçinde Okumalıyız. (4/82)
9. Kur’an’ı Cemaat Halinde Ders Yaparak okumalıyız. (3/79, 7/169, 68/36-37)
10. Kur’an’ı Uygulamaya Yönelik Olarak (Yaşama için) okumalıyız. (16/97, 20/124, 7/3, 6/155, 2/285)
11. Kur’an’ı Kesintisiz ve Sürekli olarak Tekrar Tekrar okumak ve Onunla İrtibatı Kesmemek. (5/13, 6/44, 7/51, 9/67, 25/27-30)
12. Kur’an’ı Okumak için en uygun zamanı seçmek… Allah Teala, Rasulullah’ın şahsında tüm müminlere “gece kıyamı-neş’esi” tavsiye etmektedir. (73/1-7)

Hz. Ebubekir (ra) şöyle der: “Ebedi mucize olan Al-lah’ın Kitab’ı Kur’an elinizdedir. O’nun nuru asla sönmez. O’nun emirlerini tasdik edin ve O’nunla amel edin. Karanlık günler için O’ndaki nurdan faydalanın.”

Rabbimiz’in şu sarsıcı sorusuna lütfen cevap vere-lim… Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı hala gelmedi mi? On-lar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. On-ların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlar-dan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. Bilin ki Allah, ölümün-den sonra yeryüzünü canlandırıyor. Düşünesiniz diye gerçek-ten, size âyetleri açıkladık.” (Hadid 57/16-17)
(Kur’an’ı Anlamaya Giriş, Pınar yayınları)


  Hoşsâdalar  

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46880 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol