Hoşsâda-78
HOŞSÂDA
“Ancak iman edenler,
salih amel işleyenler,
hakkı ve sabrı tavsiye edenler
kurtulmuştur.”
18 Mayıs 2007 Cuma sayı: 78



DÜŞÜNEN BİR TOPLUMA…

90- el-BELED Sûresi

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1.Bu beldeye (Mekke’ye) yemin ederim ki,
2.Ki sen bu beldedesin (bu beldede oturacaksın) ,
3.Ve andolsun babaya ve çocuğa,
4.Gerçekten biz, insanı ( yüzyüze geleceği nice ) zor-luklar içinde yarattık.
5.İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
6.(Gösteriş için övünerek) " Pek çok mal harcadım, tükettim " diyor.
7.Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
8.Biz ona iki göz vermedik mi?
9.Bir dil ve iki dudak ,
10.Ona iki yolu ( doğru ve eğriyi ) gösterdik .
11.Fakat o (insan), sarp yokuş (u aşmay)a (akabe) gi-rişmedi.
12.O sarp yokuş nedir bilir misin?
13.Köle (esir) azat etmek,
14.Veya (yaygın bir) açlık gününde yemek yedirmek-tir,
15.Yakınlığı olan bir yetime.
16.Veya hiçbir şeyi olmayan aç bir yoksula.
17.Sonra (bu sarp yokuşu tırmanmak-aşmak) iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirleri-ne acımayı-merhameti öğütleyenlerden olmaktır.
18.İşte bunlar sağdakilerdir (amel defteri sağından ve-rilen bahtiyarlardır.)
19.Ayetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakiler-dir (amel defterleri solundan verilenlerdir.)
20.Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir.

zor zamanda
SARP YOKUŞU TIRMANMAK

- Allahu Teala, Beled Suresi’nde insana “iki yol”un gösterildiğini, fakat insanın kolaycılığa kaçıp “sarp yokuşu (el-akabe)” aşmak istemediğini bildirmekte, bu yokuşu tırmanıp aşmanın ne tür davranış biçimleriyle gerçekleşeceğine dair örnekleri de insanları özgürlüğüne kavuşturmak ve herkesin kendi derdine düştüğü darlık zamanlarında ihtiyaç sahiplerini gözetmek şeklinde vermektedir.
Hem düşünce (nazari), hem de davranış (ameli) pla-nında önümüze çıkan tüm engeller tam bir “sarp yokuşu tır-manma” eforuyla aşıbilir, ancak.
Görülüyor ki, “erdemli bir hayat” başkalarını tercih et-mekten ve zor olanı başarmaktan geçmektedir.
Olumsuz şartların henüz kendini doğrudan etkileme-diği durumlarda insan, yalnızca kendini, kendi çıkarını düşün-me kolaycılığına düşebilir yahut da bu kolaycılığa sırt çevirip kendine daha zor geleni yani sarp yokuşu tırmanmayı seçebi-lir. Zor geleni diyoruz çünkü kendini bırakıp başkalarını tercih etmek, ahlaki eğitimini tamamlayamadığı nisbette insana zor gelir. Ahlaki eğitimin tamamlanması konusu… Denilebilir ki, İslam ahlakının tanımı “sarp yokuşu tırmanmak” ifadesinde mündemiçtir…
Sarp yokuşlarda yorulmak, terlemek ve susamak; unutulmamalıdır ki arınma, olgunlaşma ve hatta yücelmenin başka yolu yoktur, vesselam.

- Zor zamanda yaşamak, sıkıntılı günlerde Hak dava-ya omuz vermek, Sarp yokuşu tırmanmak deyince, birden aklıma Beled sûresi ve ‘akabe’ geliyor. Zira Beled sûresi; mü’minlere işte böylesi esaretlerin, işkencelerin yapıldığı bir dönemde Mekke’de inmiş. Sûrenin indiği dönem, Müslümanla-rın kuşatma altında tutuldukları sıkıntılı bir dönem. Mü’minlerin güven içinde olmadığı; devamlı zahmet, meşakkat, mihnet, tehlike dolu çetin merhalelerden geçtiği bir dönem. Rabbimiz böyle bir günde insanın çok zor şartlar içinde dünyaya getiril-diğini hatırlatarak, kâmil mü’min olabilmenin yolunun sıkıntıla-ra göğüs germekten geçtiğini bildiriyor. Bu zorlu yolu da ‘akabe’ olarak nitelendiriyor.

Akabe… Akabe, salih amel işlemek, nefis ve şeytanla mücadele etmek. İşte ancak bu cihadı gerçekleştirebilenler sarp yokuşu geçebilecekler. Bunun yolu köleler azat etmek-ten, özgürlük mücadelesinden, yoksul ve yetime göz kulak olmaktan, iman eden, birbirlerine sabrı tavsiye eden ve birbir-lerine merhameti tavsiye eden insanlar olmaktan geçiyor.
…Maddî şartlar itibarıyla nisbeten terakki eden bir İs-lâm dünyasına mukabil, maneviyat açısından zayıflayan bir dönem. Kemmiyetteki artışa mukabil, keyfiyette meydana gelen nisbî azalış… Düşünceden yoksunluk, salih amel eksik-liği, samimiyet zaafı, görev ve sorumluluk bilincinde zayıflama ve bedel ödemek konusunda isteksizlik… İnsanlığın temel sorunu ise hakikî anlamda iman etmemektir yani tevhid bilinci. Hakikî iman ise güçlü bir tefekkür ile mümkündür.
Bugün bedel ödemeyi, sarp yokuşu tırmanmayı göze alamadığımız gibi, bizi tırmanmaya teşvik edecek manevî motivasyondan/düşünceden de nisbeten yoksunuz. İşte bu-nun için önemli şimdi ‘bu belde’ye, yani Mekke’ye yemin ile başlayan Beled sûresini okumak. Beled sûresi mü’minin haya-tını bir bütün halinde saran, bir duruş ve tavır olarak algılana-bilecek yaşam biçiminin özetini vermektedir.
Değil mi ki günümüzde zihinler karışmış, dünyalar sü-rekli erozyona uğrayarak yeni adalar/ siteler oluşturmuş. Değil mi ki insan kendisi içinde kendisini yitirmekte, ‘akabe’ye, yani sarp yokuşa yol sürmekten erinmekte, Akabe tepesinde biat etmekte isteksiz davranmaktadır… Bizim ve bütün İslâm âle-minin önündeki bunca ‘akabe’ye, bunca sarp yokuşa mukabil bir Akabe Biatına ne kadar ihtiyacımız olduğunu ve bunu ne kadar istediğimizi sorguluyorum.
Biliyorum ki, her Beled, bir akabe ister. O gün akabeden geçebilmeyi göze alanlar Akabe tepesinde Resûlullah aleyhissalâtu vesselama bîat edecek bir maneviya-ta ulaştılar. Akabe’de bîat etmeyi göze alanlar da, kısa bir süre sonra Bizans ve Sâsânî’yi fethettiler

Kısacası “sarp yokuşu tırmanmak” için atılması gere-ken adımlar:
Köle (ve esir) azad etmek (özgürlük mücadelesi),
veya açlık gününde (dar-sıkıntılı bir zamanda) bir yoksulu doyurmak,
yakınlığı bulunan bir yetimi veya toprağa bulanmış, yerde sürünen yoksulu yedirip doyurmak.
Bir de bunun yanında , iman edip, sabrı ve merhamet-li olmayı tavsiye eden kişilerden olmaktır.

Tavsiye Kitabımız:
Sarp Yokuşu Tırmanmak,
Prof. Dr. İlhan Kutluer, İz Yayıncılık

KİME EMANET

Hak Nebi’nin dilinde nifak sayılmış, Emanete ihanet
Tohum toprağa yavru yuvaya, Yuva anaya emanet
Şak şak olmuş toprak suya, Su buluta emanet
Yusuf kuyuya, Mısır Yusuf’a emanet
Hak Nebi mağaraya, Medine Hak Nebi’ye emanet
İbrahim ateşe, İsmail bıçağa emanet
Ne bıçak ne ateş ne kuyu, Ne de mağara etmedi iha-net
Asrın İBRAHİMLERİ SANA EMANET,
Arkadaş gel bir kor gibi yak sineni, Çünkü hepsi AL-LAH’A EMANET
İçine doğru derinleş, Dibi görünmeyen bir kuyu ol,
Sakla Yusufları koynunda, Yusuflar sana emanet
Mağarada yılan olma, Güvercin gibi vefalı
Örümcek gibi tehlikelere perdedar ol
Mağara gibi al Muhammedileri, al yedi genci, Al bütün bir gençliği
Sümeyra Hak Nebi’yi evlatlarına emanet etti, Sakın ona bir şey olursa eve dönmeyin dedi
Dönmeden emanete sahip çıkmayacaklarını anlayın-ca, Vazgeçtiler eve dönmekten
Evlerinden çıkmayanlar neyin emanetçisi acaba!
Bilecik istasyonunda yaşlı ana, Oğlunu cepheye uğur-larken
Oğlum Babanı Dimetoka’da dayını Şipka’da, Ağabe-yini Çanakkale’de kaybettim
Sen benim son yongamsın, Sen de dönmezsen ben Allah’a emanet diyordu
Git sen de git, Minareler ezansız
Camiler Kur’ansız kalacaksa Sen de git, Ezan, vatan, Kur’an kime emanet
Cafer-i Tayyar şehit olmuştu, Hak Nebi geldi
Yetimlerin başını okşadı ve ağladı, Baş okşayan kim gözyaşı kime emanet!
Cephede kanlar içinde son anlarını yaşarken
Vücudundan kanlı kurşunu çıkarıp, Arkadaşım Memiş şunu al!
Oğluma emanet et!, Ben sağ yaşadığım müddetçe görevimi yaptım.
Senden de bunun hakkını vermeni istiyorum, dediğimi ilet, Mukaddes kurşun kime emanet
Sütçü imamın iki bacımızın yaşmağını aldılar diye, Maraş’ı kana buladığı
Senin şuurun kime, Yaşmak kime emanet
Şair Hazreti Amine’ye, -Ey Ebva’da yatan ölü bah-çende açtı
Dünyanın en güzel gülü derken, Bahçe kime gül kime emanet
Bilaller, dem tutan bülbüller nerde,
Arkadaş gül de bülbül de
Bağ da bahçıvan da, Ateş içindeki İbrahimler
Kuyudaki Yusuflar, Şu gerideki isimsiz kümbet
Şu ilerdeki ıssız mabet, Unutma! sakın unutma, Hep-si..............., Sana emanet!


  Hoşsâdalar  

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46880 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol