Hoşsâda-75
HOŞSÂDA
27 Nisan 2007 Cuma sayı: 75

HAYAT REHBERİMİZ’DEN
DÜŞÜNEN BİR TOPLUMA…

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla;
“Gerçek şu ki, bu Kur'an dosdoğru yola iletir; salih amel işleyen (iyi-dürüst ve erdemli davranışlarda bulunan) müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjde-ler. Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli (can yakıcı) bir azap hazırlamışızdır.” (İsra 17 / 9,10)

GÜZEL AHLAK

“Güzel ahlak; hataları suyun buzu erittiği gibi eritir. Kötü ahlak; ameli sirkenin balı ifsad ettiği gibi, ifsad eder... Mallarınızla (verdiğiniz şeylerle) herkesi memnun edemezsi-niz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız! Ve her düşüncenizde ve her davranışınızda samimi-yetle Yüce Allah’ın rızasına talib olunuz.”

HER NE OLURSAN OL, O’NA (sav) UY !

“…eğer varlıklı ve zengin bir insan isen, Rasulullah’ın Hicaz’la Şam arasında ticaret yaptığı ve Bahreyn’in hazinele-rine sahip olduğu zamanı hatırla! Ve sen de O’nun gibi hare-ket et.
Eğer fakir ve yoksul isen Rasul-i Ekrem’in Ebu Talib mahallesinde mahsur kaldığı, vatanını ve bütün mülkünü terk ederek Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zamanı düşün.
Eğer zayıf ve kimsesiz isen Rasulullah’ın Mekke’de yaşadıklarını hatırla. O’nda senin için güzel bir örnek vardır.
‘Eğer genç bir insan isen Rasulullah’ın edebini, ahla-kını, nezaketini, samimiyetini, çile ve sabrını, dürüstlüğünü, Hakk’a yönelişini ve günahlardan-haramlardan uzak duruşunu örnek al.
Eğer insanlığın bugünkü hali seni üzüyor ve dertlendi-riyorsa, o Kutlu Nebi’nin Hılf’ul Füdul (Faziletliler Cemiyeti)’ne katılmasını ve mazlumun yanında, zalimin karşısında tavır alışını hatırla ve örnek al.
Eğer idareci isen O’nun devlet başkanlığını, her tarafa hakim olduğu, ileri gelenlerin şan ve şeref sahiblerinin O’na itaat ettiği zamanı hatırla.
Eğer fatih ve muzaffer bir hükümdar isen Bedir’de, Huneyn’de ve Mekke’de düşmana galip geldiği günlere baka-rak Peygamberimiz’in hayatından ibret al.
Eğer mağlup olmuşsan Uhud harbinde Rasulullah’ın şehid ve yaralı ashabı arasındaki halini düşün.
Eğer muallim-öğretmen isen mescidin sofasında as-habına nasıl öğretmenlik yaptığını hatırla.
Eğer öğrenci isen Cebrail’in huzurunda nasıl diz çö-küp hidayet istediğini düşün. Eğer nasihat eden bir vaiz ve nasihatçı, emin bir mürşit isen Mescid-i Nebevi’de bir kütük üzerinde vaaz eden Rasulullah (as)’a kulak ver.
Hakem yada hakim isen Rasulullah’ın insanlar ara-sında adaletle hüküm verdiği zamanı düşün.
Eğer hiçbir yardımcın olmadığı halde Hakk’ı ayakta tutmak, iyiliği haykırmak istiyorsan Mekke’deki zayıf haline rağmen Peygamberimiz’in Hakk’ı ilan ettiği zamanı ve gayreti-ni hatırla.
Eğer düşmanını yenersen, Rasulullah’ın Mekke’yi fet-hettiği günü, Rabbi’ne teslimiyetini, tesbihi, tevbesini, tevazu ve samimiyetini hatırla…
Hülasa her nerede ve ne olursan ol, ne işle uğraşır-san uğraş yaşadığın müddetçe, günün her saatinde Rasulullah’ın mübarek hayatlarında senin için güzel bir hida-yet, hayat karanlıklarını aydınlatacak güzel bir örnek vardır. Onu al ve uygula. Böylece işler düzelir, sıkıntılar sona erer…”
Allame Seyyid Süleyman en-Nedvi,
Muhammedi Risalet

ÖZÜ, SÖZÜ, İŞİ BİR OLMAK
Sözü dost, özü düşmandan usandım.
Dili Mümin, kalbi şeytandan usandım.
Herkesin kahrı çekilir ama;
Ben davasız Müslüman'dan usandım.
Kaynaklara benzeriz, çıkar topraktan
Çağlar, köpürür, zevk alırız koşmaktan
Düzlüklere indikçe, akıp sessizce
Tekrar döneriz toprağa, bir çatlaktan


BOSNA- AYVAZ DEDE ŞENLİKLERİ’nde
Ak Sakallı Bosna-lı’nın Söyledikleri

Bosna’da her yıl Ayvaz Dede Şenlikleri yapılıyor. Bosna’da görevli bulunan Türk birliği de, Ayvaz Dede Şenlikle-ri’ne, iştirak ediyor ve orada toplanan binlerce insana su ve yiyecek dağıtıp çadırların kurmasına yardım ediyorlar. Bu durum Bosna halkından büyük takdir toplamıştı.
Bakın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tarihi Türk Musikisi Korosu’nun müdürü Tuğrul İnançer, Ayvaz Dede Şenlikle-ri’nde yaşadığı bir hatırasını nasıl anlatıyor:
“Ayvaz Dede’nin türbesinin bulunduğu yerde gerçek-leştirilen, Ayvaz Dede Şenlikleri’ne iştirak etmek üzere Bos-na’dayız. Şenliğin yapıldığı meydanda kurulan çadırlarda, BM Barış Gücü’nde görevli askerler, hava çok sıcak olduğu için kola ve meşrubat dağıtıyorlardı. Barış Gücü bünyesindeki Türk Askerleri de pet şişe su dağıtıyordu.
Ak sakallı seksen yaşlarında bir Bosnalı, iki şişe suyu, evladını bağrına basar gibi basmış bağrına, herkesten sakınır gibi uzaklaşıyordu çadırdan. Yanımdaki Boşnakça bilen genç vasıtasıyla sordum: - “Çok susadım, elindeki sulardan birini ikram etmez mi?”
Bosnalı nur yüzlü ihtiyarın yüzündeki tebessüm birden dondu, hatları gerginleşti. Sakalı titriyordu. Genç kardeşimize hitaben, heyecanla bir kaç söz söyledi. Merakla hatta sabırsız-lıkla rica ettim: - “Lütfen, hemen ve aynen tercüme eder misi-niz?”
İşte ak sakallı Bosnalı’nın iliklerimizi titreten cevabı: “Misafirimiz canımı istesin seve seve ikram edeyim. Ama bu suyu bana Sultan’ın askerleri verdi. Sultan’ın mübarek asker-lerinin suyunu evdekilere götürmem lazım. Onların da bu su-dan içmesi lazım. Onun için kusuruma bakmasın, bu sudan veremem kendisine. Bekleyin, şuracıktan başka su alıp geti-reyim, ikram edeyim...”
Mikro ve makro ölçekli ekonomik göstergeler ve reel politik, bu yaşananları nasıl ifade eder bilemiyorum ama bildi-ğim tek bir şey var: Türkiye şu anki sınırlarından ibaret değil. ‘Türkiye’ dediğimiz coğrafyanın sınırları bugünkü sınırların çok ötesinde ve bizim, yeniden bunun farkına varmamız gerekiyor.

ZOR BİR YOLDA YÜRÜMEK
Zor Bir Yolda Yürümek Mecburiyetinde Olan İnsanlar,
Yolda Yürümeye Başlamadan Önce,
Gönüllerinde Ve Zihinlerinde Yürümek
Ve Yol Almak Zorundadırlar.
Onlar Evvela Bu Yolu Ben Nasıl Aşarım
Korkusundan Kurtularak
Yola Çıktıklarında Görürler Ki,
Yol Zor Da Olsa Bir Müddet Sonra Aşılmış,
Yürünmüş Ve Gidilmiştir.
İşte O Zaman,
İnsanların Yüreklerinden,
Aslında Yolun Zannedildiği Kadar
Zahmetli Olmadığına
Ve Bütün Sıkıntılı Yolların Aşılabileceğine Dair
Bir İman Doğar...

DUA…DUA…

- Enes radıyallahu anh rivayet etti; Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çoğu zaman şöyle dua ederdi:
“Allâhümme rabbena âtinâ fi’d–dünyâ hasene ve fi’l–âhireti hasene ve kınâ azâbe’n–nâr: Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azâbından koru!”
[Müttefekun aleyh]
- İbn-i Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: “Allâhümme innî es’elüke’l–hüdâ ve’t–tükâ ve’l–afâfe ve’l–gınâ: Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zen-ginliği isterim.” [Müslim]
- Târık İbn-i Eşyem radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kimse müslüman olduğu zaman Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ona namaz kılmayı öğretir, sonra da şöyle dua etmesini tavsiye ederdi:
“Allâhümmağfirlî verhamnî vehdinî ve âfinî verzuknî:
Allahım, beni bağışla, bana merhamet et, rızânı ka-zandıracak işler yaptır, bana âfiyet ve hayırlı rızık ver.” [Müslim] Amin.


  Hoşsâdalar  

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46883 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol