Hoşsâda-54
HOŞSÂDA
1 Aralık 2006 Cuma
10 Zilkade 1427 sayı: 54

ŞUUR

İNSAN NEFSİNİN OLGUNLAŞMA-SINDA İLAHİ YOL

"Onlar Allah'ın (c.c) dinini bırakıp başka bir din mi arı-yorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi ister istemez O'na boyun eğmiştir ve ahirette O'na çevrilip götürülecekler-dir." ( Al-i İmran, 83)
Akide (inanç) kişinin tüm hareketlerine hükmeden, on-ları düzenleyen, kişinin hayatını yönlendiren ve kişiden mey-dana gelen tüm hareket ve sözlerin doğruluğunun kendisinin sağlam ve düzgün olmasına bağlı olan bir olgudur. Öyle ki kişinin kalbini tırmalayan endişe ve hayalinden geçen vesve-selerin bile kendisi ile alakalı olduğu hassas bir cihazdır, aki-de.
Kısaca akide; kişinin tüm hareketlerini beyni, merkezi konumundadır. Akide ile ilgili konulardan birinde görülen bo-zukluk kişinin davranışlarındaki bozukluğa, sıratı müstakim ile arasındaki boşluğa yol açmaktadır. Akidenin insan hayatında bu derece önemli olması nedeniyle Kur'an insanda sahih aki-denin oluşumuna itina göstermiş, neredeyse -Mekki ve Mede-ni- hiçbir sure insanın Rabbi’ne olan bağlılığı ve insanın tüm hareketlerinin, bu dinin üzerine bina edildiği bu akide ile irtiba-tını ifade etmekten geri kalmamıştır. Özellikle "Mekki sureler" bu akidenin oluşumunu sağlamaya çalışmış ve bu sahih-doğru akidenin oluşumu mevzusu Mekki surelerin tek ve temel hedefi olmuştur.
Buna göre günümüzde karşımıza çıkan tüm sapmalar -ister fert ister cemaat olsun- tamamıyla akidedeki bozukluk-tan kaynaklanmaktadır. Böylelikle insanlar akidelerini yeniden oluşturmak ve İslâmi düşüncelerini yeniden tashih ederek gözden geçirmek zorundadırlar. Allah'ın (c.c) tekrar tek Rab ve İlah olarak inanılması, güç ve kudretinin gönüllerin derinlik-lerine yerleşmesi, nefislerin O'nun sevgisi ile donatılması lâ-zımdır. Allah'ın (c.c) büyüklüğü ve heybeti hissedilmeksizin kalplerin hayat bulması imkânsızdır.

Bu din şu üç ana konu üzerine bina edilmiştir:
1.Rab’liğin hakikati
2.Kulluğun hakikati
3. Kul ile Rabbi arasındaki bağlantı.
İşte bu üç hususun nefislerde yerleşmesi lâzımdır. Al-lah'ın (c.c) ve O'nun büyüklüğünün bilinmesi, kulluk ve onun sınırlarının bilinmesi, yaratanla yaratılan arasındaki münase-betin bilinmesi çok önemlidir.
Kalbine bu dinin hakikati yerleşmemiş, kâinattaki bü-tün hareket ve sükûna hükmeden Allah'ın (c.c) azametini tabi-atına yerleştirmemiş kimseden İslam şeriatının fer'i meselele-rini istemek abesle iştigal olsa gerek. Gerçek şu ki insanlar bugün dini hakikatleri kaybetmiş durumdadırlar. Onların birço-ğunun -namaz ve benzeri dini olguları yerine getirenler dahil- dini algılaması, filin kuyruğuna yapışmış bir âmânın filin tüm bedenini tuttuğunu zannetmesinden farksızdır. O âmâdan fili tarif etmesi istense, filin sert bir kuyruğa bitişik kıllardan ibaret olduğunu söyler. Tüm insanlar filin bu tariften başka bir şekil-de olduğu konusunda onu ikna etmek için toplansalar onu bu zannındanvazgeçiremezler.

Bugün ferdi ibadetlere devam eden bir kimsenin aynı zamanda kendisini dinden çıkaracak işlere devam ettiğini görmemiz oldukça normal bir durum halini almıştır. Rasulullah'dan sabit olan bir sünnetle istihza eden (alaya veya hafife alan) veya Kur'an-ı Kerim'in muhkem ayetlerinden gelen farz bir hükümle istihza eden bilmez ki gerçekte Allah'ın emir-leriyle istihza etmektedir. Halbuki bu durumları hafife alan ve alay edenler İslam ulemasının ittifakı ile dinden çıkmaktadırlar. Dine, Allah'a ve Resulüne karşı çirkin söz söylemek de bu kabildendir...
Tekrar ana mevzua dönerek şu büyük hakikati tekrar-lıyorum. İnsanlar bu dinin gerçeklerini bilmemekteler. Yaşantı-larında varolan çeşitli cahili yollarla dinlerini sentezlemekteler. (İnancını yaşamayan insan yaşadığı gibi inanmaya başlar.) Yaşantılarının çok cüz'i bir bölümü gerçek İslam'a uygunluk göstermektedir. "(Ey Resûlüm) arzusunu-hevesini kendisine ilah edineni gördün mü? Artık ona sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?) " ( Furkan. 43-44)

…Tohumu mutlaka toprağa ekmek lâzımdır. Ta ki top-rağın derinliklerine uzanan kökler üzerinde gövde oluşsun ve sonrasında da dal ve budakları ile gökyüzünün boşluğuna uzansın. Bu yüce dine nispetle de durum aynıdır. Yani Allah'ın (c.c) çizdiği Rabbani metodun takip edilmesi şarttır. Böylelikle de akide-iman tohumunu kalbin derinliklerine ekmek ve bu esası olgunlaştırmak lazımdır. Akide; bu dinin fer'i meseleleri-nin üzerine bina edildiği esas temeldir. Temeli zayıf bir binanın üst kısmını süslemeye, kuvvetlendirmeye çalışmak boş bir uğraşı olsa gerek.

… Şunu da unutmamamız gerekir ki; bu İslam yolu-nun her davetçisi yeryüzünde yürüyen canlı Kur'an olmalıdır. Davetçiden şeriatı tam olarak uygulaması beklenir…Allah katından olan emir ve nehiylere ittiba bizlerin boynunun borcu olduğu gibi metot takibinde de durum aynı şekildedir. Rabbani bir metodun takip edilmesi şarttır. Beşeriyetin efendisi Efen-dimiz (sas)’in takip edilmesi şarttır. Bu da Akide ile başlayarak insanlara gerçek ilahlarını tanıtmak, onlara yeryüzünde var oluşlarının hakiki gayesini öğretmekle mümkün olacaktır.
Bu dünyadan göçmeden önce onların boyunlarına borç olan şey nedir? Hangi sistemin onların hayatına hük-metmesi lazımdır? İşte bu suallere cevap Allah'ın (c.c) büyük-lüğünü, heybetini, sevgisini ve korkusunu onların kalplerine yerleştirmek ve Allah'ın (c.c) rızasına götüren yolu onlara ta-nıtmakla mümkün olur…
"...Kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve ahirette zahmet çekmez. Her kim de benim zikrim-den (Kuran'ımdan) yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır ve onu, kıyamet günü kör olarak haşrederiz." (Taha, 123-124)

Evet, İnsanlara İslâm'ı takdim için soyunanların yeryü-zünde yürüyen canlı İslam olup, bu dinin gerçeklerini -asıl ve fer'i olsun- yansıtan safi ayna misali olmalarından başka çare-leri yoktur. Çünkü eti ve kemiği ile sahiplendiği davasına hiz-met edenlerin, insanlara ne tür bir metot takip edeceklerini haykıranların, öncelikle kendilerinin bu metoda uyması ge-rekmektedir.
"Bu Kur'an, insanlara açık bir tebliğdir; bununla hem korkutulsunlar, hem Allah'ın (c.c) ancak tek bir ilâh olduğunu bilsinler hem de temiz akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar." (İbrahim, 52)
Şehid Abdullah Azam,
İslam İnancının Özellikleri

DUA DUA ÇIKARKEN NİYAZIN SEMALARA

B i s m i ll a h i r r a h m a n i r r a h i m
"Ey Rabbim! Göğsüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır." (Taha. 25-26)
"Rabbimiz! Bize Hidayet verdikten sonra kalplerimizi saptırma; katından bize bir rahmet ihsan et." (Ali İmran, 82)
"Rabbimiz! Eğer unuttuk yahut kastımız olmayarak hata ettikse bizi (ondan) hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin musibetler gibi bize ağır yük yükleme.
Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize yük-letme, bizden çıkan günahları affet, bizi bağışla, bize merha-met buyur. Sen mevlâmız, yaratıcımızsın. Artık kâfirler toplu-luğu üzerine bize zafer ve yardım ihsan buyur." (Bakara, 286)
"Ey Rabbimiz! Bize, tarafından bir rahmet ihsan buyur ve işimizde bize bir başarı hazırla." ( Kehf. 10)
"Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyi hal ver ve ahirette merhamet ihsan et: ve bizi cehennem azabından koru." (Baka-ra. 201)
"Ey Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimiz-den gözlerimizin sürûru (sevinci) olacak iyi kimseler ihsan et ve bizi takva sahiplerine imam (önder) yap." ( Furkan.74)
"Ey Rabbimiz! Hesabın kurulacağı kıyamet günü beni, annemi, babamı ve bütün mü'minleri bağışla." (İbrahim, 41)
"Ey Rabbimiz! Bizi ve iman ile bizden evvel geçmiş kardeşlerimizi bağışla; iman etmiş olanlar için kalplerimizde bir kin bırakma. "Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen, Raufsun (çok şefkatlisin), Rahimsin (çok merhametlisin)" (Haşr, 10)

Sesleniş

LA İLAHE İLLALLAH
Bir avuçtuk biz, göklere sığmayan
Bir avuçtuk biz, cennete susayan.
Düşmez dilimizden, Sökülmez kalbimizden
En kutlu sözdür bu: La ilahe illallah.

Yâr oldun gönlüme, sevgi ektin içime
Tevhid binasında gönlüm gönlün üstüne.
Düşmez dilimizden, Sökülmez kalbimizden
En kutlu sözdür bu: La ilahe illallah.

Alnımızın aklığı, kafire kabus olur
Mazlumun canı yansa, ahı bize dokunur.
Düşmez dilimizden, Sökülmez kalbimizden
En kutlu sözdür bu: La ilahe illallah.


  Hoşsâdalar  

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46879 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol