Hoşsâda-19

 

HOŞSÂDA
31 Mart 2006
31 Safer 1427 sayı:19
 
Temel Esaslar
                                                                                                        NASIL OLMALIYIZ ?
 
1.İnanç sahibi olmalıyız. Güçlü bir imana sahip olmalıyız ki zorluklar karşısında yılmadan mücadelemizi sürdürelim. Güçlü bir imana sahip olmak ancak onu dört önemli koruyucuyu muhafaza etmekle mümkündür. Bunlar; Sabır, Sebat, Sadakat ve iyi işler yapmaktır.
2.İlim sahibi olmalıyız. Doğru bilgiye sahip olmalıyız ve onu çalışmalarda yerli yerinde kullanmalıyız. Kulaktan dolma şeylerle hizmet yapılamaz.
3.İhlas sahibi olmalıyız. Riyadan uzak, hiçbir şahsî çıkar gözetmeden Allah rızası için çalışmalı, mevki, makam, şan, şöhret vs. peşinde olmamalıyız.
4.İttika sahibi olmalıyız. Hiç kimsenin hukukuna tecavüz etmemeli bu konuda Allah’tan korkmalı, fikrîmiz sorulduğunda doğruyu söylemeliyiz.
5.İttifak içinde olmalıyız. Birlikte hizmet ettiğimiz arkadaşlarımızla ihtilaf ve çekişmeye girmemeli, safları kenetlenmiş halde bulunmalı, uyumlu insan olmalıyız. Hoşgörülü ve güleryüzlü olmak kemalattandır.
6.İyi ahlak sahibi olmalıyız. Gıybet, dedikodu, haset, kibir, kin, iftira ve kulis yapmak gibi hastalıklardan uzak olmalıyız.
7.İhsan sahibi olmalıyız. Bize verilen görevi en güzel şekilde titizlikle yapmalıyız
8.İstişare ederek çalışmalıyız. Benim dediğim olacak dememeli, istişarede fikirlerimizi söylemeli. İstişare ile alınan karara uymalı, bize verilen görevi canla başla yapmalıyız.
9.İtaat etmeliyiz. Bir üst kademenin talimatlarını yerine getirmede aksaklık göstermemeliyiz. Alınan kararları yerine getirmek için başkana itaat etmeliyiz. Darılma, küsme lügatımızda olmamalıdır.
10.Sadakatli olmalıyız. Davamıza ve liderimize bağlı olmalıyız. Vefa çok üstün bir vasıftır. Mümine sadakat yakışır.
11.Nefsimizi terbiye etmeliyiz. Nefsimize esir olmamak ve insanlara faydalı olmak için Allah’a yalvarmalı, birlikte hizmet yaptığımız arkadaşlarımızın kusuruna değil, önce kendi hata ve eksikliğimize bakmalı onu gidermeye çalışmalıyız. Canımızın istediğini, hoşumuza gideni değil yapmamız gerekeni yapmalıyız.
12.İdeallerimiz için fedakarlık yapmalıyız. Her nimet bir külfet karşılığıdır. Davamızın başarıya ulaşması; herkesin huzur ve barış içinde ağız tadıyla yaşayacağı, birbirini sevip sayan yüce ahlaki değerlerle süslenmiş bir cemiyetin oluşmasını sağlar. Bunun da bir bedeli vardır elbet. İşte bu bedel görevimizi yerine getirmek için belli bir zamanımızı bu yüce gayenin tanıtılmasına ayırmak ve bu hizmetin yürümesi için maddi katkıda bulunmaktır.
Mazlumların hakkını korumak ancak bu çalışmalarla mümkündür. Güneş doğunca karanlıkların yok olduğu gibi ülkemizdeki her türlü baskı, zulüm ve haksızlık karanlığı da Saadet aydınlığında yok olacaktır. İşte bizim davamız budur.
Ne mutlu bu hizmete canla başla koşanlara.
 
Medeniyet                                                                                           
 
DURUMUMUZ HİÇ FENA DEĞİL
 
Selamun aleykum kardeşim. Seni yılgın gördüm.
- Yılgınım ağabey.
-Niye? - İslam dünyası dökülüyor. Can Kudüs işgal altında, ama Hamas ve İslami Cihad’dan başka kimse kılını kıpırdatmıyor. Üstelik Hamas ve İslami Cihad’a da çamur atıyoruz. İsrail’i hırpalayacağımıza birbirimizi hırpalıyoruz. Irak’ta da işgalci kafirleri bırakmış birbirimizin kanını döküyoruz. İran’ı müstekbirlerin karşısında yalnız bırakıyoruz. Türkiye’nin enerjisini Türk-Kürt davasıyla tüketiyoruz. Suriye’de İhvan-ı Müslimin’in rejime karşı Batı’yla iş tutması gündemde… Vesaire, vesaire, vesaire. Bunlar seni ye’se mi düşürdü? - Elbette. - Öyleyse kendini dördüncü kattan aşağıya at. Ölmezsen bir de beşinci katı dene. Ayıptır kardeşim! - Ne yani, durumumuz içler acısı değil mi?
 
-1922’de olduğu kadar değil. İslam dünyasının bütün kaleleri düşmüş, topraklarımızın her karışı işgal altında, kâğıt üstünde bile bağımsız devlet yok, üstelik hilafet ilga edilmiş, tesbih taneleri gibi dağılıp gitmişiz; Ümmet-i Muhammed’in en zeki çocukları akın akın Batı paradigmasına koşuyor; “İslam terakkiye manidir” propagandası dindar Müslümanların dahî bilinç altlarına kazınıyor; herkes İslam medeniyetinden fellik fellik kaçıyor, müthiş bir aşağılık kompleksi bütün İslam dünyasını kasıp kavuruyor; özgüvenin “ö”sü yok, umudun “u”su yok, direnişin “d”si yok; böyle bir manzara karşısında sen kesin intihar ederdin. Şimdi o manzarayı hatırla ve İslam dünyasının mevcut hali için Cenab-ı Allah’a şükret. Bugün doğru dürüst bir şey yapmayan, ama her an doğru dürüst bir şey yapma imkânına sahip olan bir sürü devlet var. Yalınkılıç Filistinlilerin ve Lübnanlıların İsrail’e, yalınkılıç Iraklıların Amerika ve İngiltere’ye kök söktürmesi var. Bunların aydınlattığı bir ufuk var. Güçlerimizi birleştirdiğimiz takdirde bütün sorunların altından kalkabileceğimizin kanıtları var.
Ve güçlerimizi birleştirme yolunda attığımız adımlar var. En azından bu adımların işaretleri var. D-8 var. Türkiye-Suriye yakınlaşması var. Yardım kuruluşlarımızın İslam coğrafyasında yazdığı kardeşlik destanları var. Cezayir’in Osmanlı Uluslar Topluluğu önerisi var. Filistin’de İttihad-ı İslamcı bir partinin iktidarı var. Mısır’da aynı partinin iktidar namzetliği var.
Ayrılıkçı Kürt hareketinin kalesinde yükselen “Anam babam sana feda olsun yâ Resulallah” nidaları var. Ümmet bilincinin ihyası emareleri var. Ve Amerika’ya, Avrupa’ya duyulan kin var. Bu kinin yükselişi var. 1922’de Müslümanlar ya Batı’dan medet umuyor, yahut Batı’dan merhamet bekliyorlardı.
Bugün ise Müslümanlar Batı’yla çatır çatır hesaplaşmak için yanıp tutuşuyor. Bir işaret bekliyor Ümmet-i Muhammed. Karizmatik bir rüzgâr bekliyor. Belki de Türkiye’nin “Geri geldim arkadaşlar!” demesini bekliyor. 1 Mart bile Türkiye’yi İslam dünyasının yıldızı yapmaya yetti. En şovenist Araplar bile yüzlerini umutla Türkiye’ye döndüler. Bu imkânı layıkıyla kullansaydık, İslam dünyasını yeniden yükseltecek siyasi bir istinatgâh olabilirdik. Kullanmadık, ama şimdi en azından böyle bir imkâna sahip olduğumuzu biliyoruz. Bir potansiyelin olduğunu biliyoruz. 1922’deki kadar çaresiz olmadığımızı biliyoruz.
Ey kardeşim! Bugün bu haldeysen 1922’de ne halde olurdun diye sormuştum ya; bir de 1099’u düşün: Haçlılar Anadolu’nun, Suriye’nin canına okumuş, Kudüs’ü işgal edip oradaki bütün Müslümanları diri diri yakmış, İslam’ın nihai yenilgisini (!) kutluyorlar. Ümmet-i Muhammed dehşet içinde, Ümmet-i Muhammed sinmiş, Ümmet-i Muhammed pes etmiş, Frenklere merhamet, merhamet diye yalvarıyor. Bu arada sayısız beylik, emirlik, devletçik Haçlıları bırakıp birbirinin kuyusunu kazıyor. Ne oldu? 88 sene içinde toparlandık ve Selahaddin’in komutasında Kudüs’ü geri aldık. 1922’den bu yana 84 sene geçti. Ve, kim ne derse desin, 84 senede İslam dünyası çapında müthiş bir devrim potansiyeli oluşturduk. Bu potansiyel Selahaddin’de bile yoktu. İnanırsak, 4 sene sonra Kudüs’ü geri alabiliriz.
 
Evet kardeşim, 1099’u bile aşabilen Ümmet-i Muhammed 1922’yi de aşacaktır. Ve anlı şanlı Moğolları bile Mezopotamya topraklarına gömen Ümmet-i Muhammed, Moğol müsveddesi Amerikalıları da bu topraklara gömecektir.
Kendini koyverme kardeşim. Olumsuzluklara bakıp bakıp yılgınlığa kapılma. Tünelin ucundaki ışığı gör. Irak diyorsun, kardeş kavgası diyorsun; Mukteda es-Sadr’ı da gör. Sünnilere ait camileri korumaya alan Şiileri de gör. Olana bakarken olabilecek olanı da gör. İçimizdeki iyiliği beslememiz halinde dünyayı kötülüklerden nasıl temizleyebileceğimizi de gör.
Sakın umutsuzluğa kapılma. Hazret-i Musa’yı (as) hatırla. Siyasi gözlemciler “Bu yoksul adamın haşmetli Firavun’a karşı hiç şansı yok” diyorlardı.
Yoksul bir yetim olan Hazret-i Muhammed’in (sav) Mekke oligarşisini yerle bir edeceğine de hiç ihtimal vermiyorlardı. Peygamberlerin yaktığı ışıkla aydınlan ve titreyip kendine dön.
Dünyayı değiştirebilirsin. Fiziğe ve matematiğe fazla itibar etme; rasyonel bir mantık yürüterek işin içinden çıkamazsın, Batı’nın nükleer gücü gözünü boyar, “Hiç şansımız yok” deyip çıkarsın; yapma bunu; melek faktörünü asla unutma!
Şunu da unutma ki, dünyayı değiştiremesen de zafer senin; yeter ki Allah yolunda yürümeye devam et. Cennete kadar yolun var kardeşim.
-Mesaj alınmıştır ağabey.

Hakan Albayrak, Milli Gazete, 07.03.2006 

  Hoşsâdalar   

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46891 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol