Hoşsâda-176
“Âvâzeyi bu aleme Davud gibi sal,
Bâki kalan bu kubbede bir hoşsâda imiş”(Bâki)

H O Ş S Â D A


03 Temmuz 2009 Cuma
11 recep 1430
sayı: 176


 
EĞİTİM PSİKOLOJİSİNDE RAFİ ÖRNEĞİ

Bir gün Ensar'dan yani Medineli Müslümanlardan birinin bahçesindeki hurma ağaçlarını taşlayan Rafi b. Amr'ı bahçe sahibi yakalayarak doğruca onu Peygamberimiz’in huzuruna getirir ve şikâyette bulunur. Peygamber Efendimiz (sav), Rafi'ye:
"- Yavrucuğum, niçin hurma ağaçlarını taşlıyorsun?" diye sorar. Rafi:

"- Aç idim yâ Resulullah, karnımı doyurmak için ağaçları taşladım!.." diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Peygamberimiz:

"- Yavrum, bir daha acıkırsan, ağaçları taşlama, altına düşenleri al, ye!" buyurur. Sonra bununla da yetinmeyerek Rafi'nin başını okşayarak:

"- Allah'ım, bu yavrunun karnını doyur diye dua eder..."*

Bu hadisi eğitim psikolojisi açısından analiz edecek olursak:

- Hz. Peygamber Amr'ın yaptığı yanlış davranış karşısında hemencecik kızıp öfkelenmemiştir.

- Amr'ın yaptığı eylem karşısında "Yaptığın haramdır" deyip kestirip atmamıştır.

- Muhatabının çocuk olduğunu dikkate alarak "Ona yavrucuğum" şeklinde özenli bir dil kullanmıştır.

- Bahçe sahibinin şikâyeti üzerine hareket etmek yerine, olayın ayrıntısını bir çocuk olan Rafi'den öğrenmek istemiştir.

- Olayın nedenini öğrenmek isterken "Yavrucuğum" şeklindeki hitap tarzıyla ona güven vermiş, işini kolaylaştırmıştır.

- Böyle bir hitap tarzıyla onun gerçeği söylemesine zemin hazırlamıştır.

- Hz. Peygamber Rafi'nin yaptığı davranışı öğrendikten sonra yine celallenmek, öfkelenmek yerine onu koruyucu ve kollayıcı bir şekilde "Ağaçları taşlamamasını söylerken" ona alternatif getirerek, ağaçların diplerine düşenleri söylerken çözüm üretmiştir.

- Rafi'nin açlığı karşısında duygulanmış, alternatif getirmekle de yetinmeyerek onun için dua etmiş ve Allah'tan onu doyurmasını talep etmiştir.

- Özellikle de bir çocuk olan Rafi b. Amr'a karşı Hz. Peygamber "Haramdır, günahtır" şeklinde bir ifade kullanmamıştır. Bu çocuk eğitiminde "dikkat edilmesi gereken bir olgudur.

Hz. Peygamberimiz'in çocuk Rafi'ye olan davranış biçimi pedagojik açısından çok önemi bir örnektir.

(Fahri Güven, Milli Gazete)

TEMEL STRATEJİLER

Farklı Zihniyetlerin Temel Esasları:


Bizler Elhamdülillah Müslümanız. Bu lütfundan ve nimetinden dolayı Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler ederiz.

Çok iyi biliyoruz ve görüyoruz ki, bu kainatı ve bizleri yaratan Rabbimiz sonsuz kemal sahibidir.

Onun azameti kibriyası ve sonsuz kemal sıfatı böyle bir kainatın yaratılmasını gerektirmiş, bundan dolayı bu kainatı yaratmıştır.

Kemal sıfatından dolayı insanı yaratmıştır. İnsan eşrefi mahlukattır. Bütün yaratılanların içerisinde en üstünü ve mükemmelidir.

Cenab-ı Hakk’ın insana verdiği 4 önemli meziyet, bunların insan toplumlarında ortaya koyduğu sonuçlar ve bu meziyetlerin sağladığı özellikler şu şekilde özetlenebilir;

Cenab-ı Hakk insanoğluna doğru ile yanlışı ayırabilme kabiliyeti vermiştir.Bunun sonucu olarak insan toplumlarında ilim doğmuştur.

Cenab-ı Hakk insanoğluna iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini birbirinden ayırt edebilme kabiliyeti vermiştir.Bu vasıf toplumlarda din ve ahlakın oluşmasını sağlamıştır.

Cenab-ı Hakk insanlara faydalı ile zararlıyı ayırabilme kabiliyeti vermiştir. Bu vasıf toplumlarda ekonominin doğmasını sağlamıştır.

Cenab-ı Hakk insanoğluna adalet ile zulmü ayırt edebilme kabiliyeti vermiştir. Bu meziyet insan toplumlarında siyaset, idare ve adaletin oluşmasına imkan sağlamıştır..

Müslümanlık inanışının temeli şefkat ve sevgidir. Gayesi ise bütün insanların dünya ve ahiret saadetlerini temin etmektir.

Açıkça bilinen bu gerçeklerin ispatı için ayrıca gayret göstermeye lüzum yoktur. Bizim kitabımız Kur’an-ı Kerim “Bismillahirrahmanirrahim” ile başlamaktadır. Ve Peygamberimiz (S.A.V.) Rahmetellilalemin olarak gönderilmiştir. Fazla izahata lüzum kalmadan, sadece bu gerçekler dahi her şeyi ispata yeter.

Bu sebeple, temeli şefkat ve sevgi olan İslam, hangi dinden olursa olsun masum insanlara zarar verilmesine, onların ezilmesine ve sömürülmesine temelden ve kesinlikle karşıdır.

Ve yine bu sebeple İslam asırlar boyu bütün insanlığın saadeti için insanlığa en büyük hizmetleri yapmış ve insanlık medeniyetine en büyük katkıları sağlamıştır.

Müslümanlığın gayesi bütün insanların dünya ve ahiret saadetidir. İyi bir insan olabilmek ve dünya imtihanını kazanabilmek için her Müslüman, bütün insanların saadeti için, yukarıda izah edildiği gibi, Cenab-ı Hakk’ın verdiği meziyetlerle;

- DOĞRU İLE YANLIŞI AYIRDIKTAN SONRA, DOĞRUNUN HAKİM OLMASI İÇİN,

- İYİ VE GÜZEL İLE KÖTÜ VE ÇİRKİNİ AYIRT ETTİKTEN SONRA, İYİ VE GÜZELİN HAKİM OLMASI İÇİN,

- FAYDALI İLE ZARARLIYI AYIRT ETTİKTEN SONRA, FAYDALININ HAKİM OLMASI İÇİN,

- ADALET İLE ZULMÜ AYIRT ETTİKTEN SONRA, ADALETİN HAKİM OLMASI İÇİN,

bütün gücüyle çalışmayı vazife bilir, en büyük ibadet sayar.

Çünkü, saadet; doğrunun, iyinin, güzelin, faydalının ve adaletin hakim olması ile olur.

Biz buna hakkı üstün tutan görüş diyoruz.

Hak, şarta bağlı olarak değişmeyen ve mutlak olarak her durumda doğru olan şeydir. Örneğin iki kere iki dört eder mantıksal ifadesi yüz sene önce de doğru idi, bugün de doğrudur. Bundan sonra da doğruluğunu muhafaza edecektir. Bunun tersi, şarta bağlı olan ve her durumda yanlış olan şey de batıldır.

Hakkın mücadele kaynaklarını dört grupta toplamak mümkündür. Bunlar, insan hakları, emek karşılığı doğan haklar, karşılıklı rızaya dayalı anlaşmalardan doğan haklar ve adalet gereği doğan haklardır.

Bunlara mukabil, batılın mücadele kaynaklarını da dört grupta toplamak mümkündür. Bunlar da, kaba kuvvet, çoğunlukçuluk, menfaat ve imtiyaz (ayrıcalık) dır.

(devam edecek)

  Hoşsâdalar  

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46890 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol