Hoşsâda-170
“Âvâzeyi bu aleme Davud gibi sal,
Bâki kalan bu kubbede bir hoşsâda imiş”(Bâki)

H O Ş S Â D A


15 Mayıs 2009 Cuma
20 c.evvel 1430
sayı: 170





Örnek Şahsiyetler                                          
ADNAN DEMİRTÜRK
rahmetullahi aleyh

MİLLİ GENÇLİK VAKFI ŞEHİD GENEL BAŞKANI

(1965-15 Mayıs 1999)

            Merhum Genel Başkanımız Adnan DEMİRTÜK Kimdir ? 1965, Trabzon-Vakfıkebir doğumlu olan merhum genel başkanımız ilköğretimini ve liseyi Vakfıkebir’de tamamladı. Gönlünden İlahiyat Fakültesi geçiyordu ama O'na nasip olan Vakfıkebir'in tarihindeki ilk Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi olmaktı. 1986 yılında Mekteb-i Mülkiye İşletme mezunu idi. Kısa dönem olarak askerlik hizmetini tamamlayan Demirtürk, Konya-Ilgın Un Fabrikasında muhasebeci olarak çalışmaya başladı.

Ancak kutlu davet ulaşmakta gecikmedi. Dursun Ali Düzenli Ağabey talimatı vermiş, ve Adnan Ağabey 1987'de “gözbebeğim” dediği Vakfıkebir'ine geri dönmüştü. Bu dönüş, bir neslin yetişmesine filiz, bir meşalenin tutuşmasına kıvılcım idi. Selam Muhasebe Bürosu’nu kurdu ve kutlu bir yolculuğa start verdi.

"Maddenin Manaya Hizmeti" diyerek çıktı yola. Hedef "açısı tam" bir gençlik yetiştirmekti. İdeal insanı, mefkure insanı olmaktı, hayatı anlamlı kılan. “Her insan bir nizamdır”, demişti.

Kendisini hazırlamıştı. İmanın kuvvetlenmesi için belâ, musibet ve zulüm lazım geleceğini; böyle durumlarda da gizli kuvvetlerin, saklı enerjilerin ortaya çıkacağını anlatmıştı, sevdalısı olduğu gençlerine. "Sevdası Türkiye" olan bir gençlik için. Hedef, şartlar ne olursa olsun "işin delisi" olmaktı. Zorluklar tahammül, dayanıklılık ve sebatla aşılacaktı.

Ne yapılacak, kim yapacak, nasıl yapacak, ne zaman yapılacak, netice ne... Sistemli çalışmak, teşkilat ruhu, disiplin, itaat onunla özdeşleşmiş kavramlar idi. Tıpkı sakalı, lacivert elbisesi, yakasız gömleği ile olduğu gibi. Teşkilat; inanç, gaye ve hareket demekti.

Muhabbetle sarıldığı gençlere, o dayanılmaz elektrik çoktan aktarılmıştı bile. Durmak beklemek yoktu. Artık her an bir faaliyet, her gün yeni bir vazife, her saniye büyüyen bir heyecan vardı. Vazifeler saatlerden fazlaydı. Tutulan her iş silkeleniyor, ardından yenileri geliyordu. Asla tek kişilik bir ordu olmaya çalışmadı. Varı yoğu gençleri idi.

Her kademedeki görevin bir başka eğitimi vardı. Ve bir gün belki de en önemli eğitimini verdi. Hayatını hak davaya, liderine ve Adnan ağabeyi’ne adamış olan bir gencine kendi makamını devretmiş ve "Bugüne kadar size kumandanın nasıl olacağını gösterdim. Şimdi ise askerin nasıl olacağını gösteriyorum." demişti. Nurettin Şar'ı Reis Bey yapan bu olay, aynı zamanda onun gencine verdiği önem ve değerin en güzel örneğidir.

Devamlı çalışıyor; ya okuyor, ya düşünüyor, ya da yazıyor, hiç kimsenin boş oturmasını istemiyordu. Mükemmel bir not alma ve çalışma sistemi vardı. Eline geçen bütün imkanları gençlerine ve kitaplarına harcardı.

MGV Genel Başkanı Adnan DEMİRTÜRK’ün yaptığı görevler:

       - RP Genel Merkez Seçim Karargah Bşk - Ankara (24 yaşında)

       - RP İlçe Başkanlığı - Vakfıkebir (25 yaşında)

       - RP GM Seçim Karargah Bşk. Yrd. - Ankara (26 yaşında)

       - RP M. İlçe Seçim Karargah Bşk. - Trabzon (27 yaşında)

       - RP Belediye Başkan Adayı - Vakfıkebir (29 yaşında)

       - RP Milletvekili Adayı - Trabzon (30 yaşında)

       - MGV İlçe  Başkanlığı - Vakfıkebir (31 yaşında)

       - RP İl Seçim İşleri Başkanlığı - Trabzon (32 yaşında)

       - MGV Genel Başkanlığı - Ankara (32 yaşında)

Çok sevdiği ve sık sık tekrarladığı mısralar vardı;

   "Biz gelmedik kavga için                          "Gülden bir pazar kurmuşlar

     Biz işimiz sevgi için                                    Gül alırlar gül satarlar

     Hakk'ın evi gönüllerdir                             Gülden terazi kurmuşlar

     Gönüller yapmaya geldik"                         Alanlar gül satanlar gül"

Bir yayla programında gençler için çırpınırken yeni bir kutlu vazifenin daha müjdesini aldı. Görev Ankara'da idi. Millî Gençlik kendisine emanet ediliyordu. Karargah başkanlığı yaptığı zamanlarda kokusunu almıştı Lider’in bir kez. Bu vuslat müjdesiydi sanki.

Dünya, Millî Gençlik Vakfı'nın destansı bir faaliyet dönemine daha tanık oluyordu. Her zaman olduğu gibi bu işte silkelenmiş, vazifeler saatleri aşmıştı. "Proje İnsan", "Muhatap Kitle Gençlik" ...

Şöyle sesleniyordu gençliğine;

"Arkadaşlar! İhlasla çalışalım. İhlas; dünya yansa içinde bir kalbur samanı bulunmamaktır. Yılmaz, yorulmaz, yıkılmaz bir gayretle çalışalım. Yorgunluk, bıkkınlık, ümitsizlik, karamsarlık, kırgınlık, küskünlük, dargınlık sözcüklerini bir paçavra gibi hayatımızdan söküp atalım. Az topluluğun sırrını bilelim. Sevginin galip gelmesi için çalışan insan; yani adam gibi adam olalım..." 

Ve vedalaşma vakti gelmişti...

Samsun'dan, her biri bir destan olan Bölge Sorumluları ve Şube Başkanları Toplantısından Ankara'ya dönüyorlardı. Toplantıda, bir süre önce Hakk' a yürümüş olan MGV Trabzon Şube Başkanı Muammer TOPÇU Hocamız’ı hatırlayarak, "Kim bilir daha  kadrolarımızdan kimler orada Hakk'a yürüyecek" dediği Havza civarında, yine toplantıda tarif ettiği şekilde ‘En Sevgili' ye kavuşmuştu.

Bir yanında Ahmet Zahit Turan, diğer yanında Talha Eyüboğlu... Rabbim, sevgilileri bir arada almıştı yanına. Arkada kalanların koltuk değnekleri çekilmiş; Adnan Ağabeyin tarif ettiği antrenmanlar başlamıştı.

Korunacak bir emanetimiz, itaat edilecek bir manamız, yeryüzüne haykıracak davamız ve yolumuzu aydınlatan üç şehidimiz ve nice şehidlerimiz var.   Şimdi bizler, ona kavuşmanın heyecanı içinde, onun bizi denetlediği bilinciyle, onun bize öğrettiği şekilde, tıpkı onun gibi Lider'in izinde, tuttuğumuz işleri silkeleme ve onun ölümsüz destanını ötelere yaymanın telaşındayız. Şehadetleri mübarek olsun. Milletimizin başı sağolsun. Tüm şehidlerimizi rahmet, hasret ve gıpta ile yadediyoruz…

 

Merhum Adnan DEMİRTÜRK’ten ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR:

- Projemiz insandır. Muhatap kitlemiz, gençliktir. Gençlik, gelecek ile geçmiş arasında köprüdür. Gençliğini heba eden, helak olur. Gençliğe sahip olan, geleceğe sahip olur.

“Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız tohum ekiniz, on yıl sonrasını düşünüyorsanız fidan dikiniz, yüz yıl sonrasını düşünüyorsanız bir insan yetiştiriniz” anlayışı temel ilkemizdir.

- Bizim en önde yürüyen bayrağımız sevgi ve kardeşlik bayrağıdır. Biz, Türkiye sevdalısıyız. Bu ülkeyi sokakta bulmadık. Başka Türkiye olmadığının idrakinde ve “insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” inancının şuurundayız. 70 milyon hepimiz kardeşiz.

- Lügatimizde kin, nefret, haset, düşmanlık, husumet sözcükleri olmamalıdır. Yıkmak için değil, yapmak için var olduğumuzu unutmamalıyız. Ucuz kahramanlık gösterilerine, işportaya düşmüş slogancılığa, serkeşliğe, havailiğe iltifat etmemeliyiz. Mesuliyetimizi ve sorumluluğumuzu kuşanmalıyız. Vakti kuşanmalıyız.

- Yaptıklarımızı şan, şöhret, makam ve ikbal için değil bir gün kendisine döneceğimiz Alemlerin Rabbi Yüce Allah’a yüz akıyla ve alın açıklığı ile kavuşmak için yapmalıyız.

- Gençliğimiz maddi ve manevi alanda şu donanıma sahip olmalıdır:

a) Gençliğimiz iman, ilim, sadakat, adalet, haya ve takva gibi güzelliklere sahip olmalı,  

b) Kişisel gelişim (Sürücü belgesi, bilgisayar, yabancı dil, yüksek öğrenim, bilimsel çalışmalar, vb.)

Yürekli, tuttuğu işi koparan bir gençlik. Gözlerinden kıvılcım, başından ateş çıkan bir gençlik…

- Yanı sıra bir genç şu özelliklere sahip olacak;

a) Genel kültür sahibi olacak, çağını tanıyacak.

b) Ülkemizin yapısını ve idealini tanıyacak.

c) Vizyon ve ufuk sahibi olacak.

- Biz, inandığımız gibi yaşamak istiyoruz. Kim Allah’a (c.c.) güvenirse Allah (c.c.) ona yeter. Şükür, Allah’ın (c.c.) verdiği nimetleri onun yolunda kullanmaktır.

Ya Rabbi, bizi sevdiğin, razı olduğun, kendi yolunda istihdam ettiğin kullarından eyle (amin). Bazen bir adım atar bin adımlık ecir alırız.

- Her şeyin temeli, aşktır. İnsanımıza aşk ve şevk vermeliyiz. “Biz, aşkın çocuklarıyız.”

- İnsanımız zor yetişiyor. Bunun için birbirimizin kıymetini bilelim. Slogan insanı değil üslup insanı olmalı, çalışmalarda kimseyi dışlamamalıyız.

- Üzerinde durmamız gereken en önemli şeylerden biri, nefsaniyetten arınmış bir görev anlayışıdır. Başkalarının yaptıklarıyla oyalanmak yerine kendi yaptıklarımıza bakmalıyız. Karıncayı bile incitmekten korkan bir Müslüman nasıl olur da bir kişinin cehenneme girmesine razı olur.

- Namaz, gözümüzün nurudur. Beş vakit namazı noksansız ve dosdoğru  eda edin. Emanete hıyanet etmeyin. Emin ve güvenilir kişiler olun. Ana babaya iyilikten, sadakatten ve itaatten ayrılmayın.

- Okuyun, araştırın, öğrenin, ilim tahsil edin, faydasız ilimlerden uzak durun. Beden ve ruh temizliğine itina gösterin. Güzel ahlak sahibi olun. Argodan, boş sözlerden, malayaniden uzak durun. Şahsiyetli olun. Arkadaşlarınızı iyi seçin. İrade sahibi olun.

İnancımızın esası; “Halık’ı tazim, mahluka şefkattir”. Bir insanı kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak gibidir.

- Karşısındakilere değer veren kişi, değer görür. Nefsi görüş ve yorumlardan kaçınmalıyız. Zamanı iyi kullanmalı, kararsızlıktan kaçınmalıyız. Düşünmeye ve değerlendirmeye zaman ayırmalıyız. Kendimizi yenilemeliyiz.

- Müzakereye ve mütalaaya evet, tartışmaya ve nizaya hayır. Peşin hükümlü olmamalıyız.  Söz borçtur. Vaatlerimizi yerine getirmeliyiz. Zorluğu gösterip korkutmamalı, kolaylığı gösterip rehber olmalıyız. Sır saklamayı bilmeliyiz.

- Motivasyon; bir süreç, bir vetiredir. Motivasyon; insanı çalıştıran, koşturan bir şeydir. Motivasyon ile zaman israfı önlenir, insanlar tam kapasite ile çalışmış olur.  Asrımızın en büyük israfı, zaman israfıdır. Allah’u Teala (c.c.), “Vel asr” buyurarak zamana yemin ediyor. Ömür, O’nun rızası uğruna harcanmalıdır.

- Ölümü unutmayın. Bütün lezzetleri sona erdiren ölümü, çok anınız. Her işin başı imandır. Sonra da Salih amel … Hakkı ve sabrı tavsiye…

- Davamızın hayranı değil, bağlısı olmalıyız. Rabbimiz “içinizde Allah’a (c.c.) çağırandan daha güzel sözlü kimdir”, buyuruyor.

- (Gençlerimize, iş arkadaşlarımıza ve) personelimize;

Aslolanın Cenab-ı Hakk’ın hoşnutluğunu ve ebedi saadeti kazanmak olduğunu öğretebilmeliyiz.

Onlara daha geniş ve zengin imkanlar sunabilmeliyiz.

Sosyal statü ve saygınlık kazandırabilmeliyiz.

Gelecek güvencesi sağlayabilmeliyiz.

Yetişme ve ilerleme fırsatı tanıyabilmeliyiz.

Kişisel gelişim, kariyer ve birikimi özendirmeliyiz.

Amaçları, hedefleri ve değerleri sahiplendirebilmeliyiz.

- İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’ten almamız gereken dersler şunlardır:

  1. Fatih’in inancı ve ilmi 2. Kendine olan öz güveni ve kararlılığı 3. Şuuru, hedefe götürecek dinamikleri iyi bilmesi 4. İdealine ulaşmayı dert edinmesi 5. Ciddiyet ve Heyecanı.

- Namaz konusunda titiz olunmalı, her zaman abdestli bulunmaya ve misvak kullanmaya gayret edilmelidir.

- Hayatta şu üç şeye uymak zenginliktir:

1) Mehafetu’llah (Allah (cc) korkusu).

2) Muhabbetu’llah (Allah (cc) sevgisi).

3) Marifetu’llah (Allah’ı (cc) bilme).

- Bizim tek gündemimiz var: Biz kuluz, alemlerin ise bir sahibi var. Biz, bize düşeni (vazifemizi) yaparız. Alemlerin Rabbi, layık olduğumuz zaman, en zayıf sebebleri bile oluşturarak bize yardım eder. Örümceğin ağ kurup, Efendimiz’i (sav) koruduğu gibi… Her fırsatta pek zayıf sebeplerle Rabbimiz, sevgili kullarını korumaya devam etmektedir.

- Her nimetin şükrü, kendi cinsindendir. Hidayet nimetinin şükrü ise hizmettir.

Başarıyı hak etmek için Rabbi’ne kilitlenmiş, şehadet ne zaman diye bekleyen bir insan olmalıyız.  Bir yerde şehadet varsa orada esaret yoktur. Allah (c.c.), mazlumların yanındadır. Şehitler,  bizim şuur vesilemizdir. Tılsımı bozmayın. Tılsım kanlı bir kefenle Allah’ın huzuruna gitmeye sevdalı olmaktır.

- Biz, İslam’ı ve Müslümanları temsil iddiasında değiliz. İslam’ın, Müslümanların ve bütün insanlığın hizmetinde olduğumuzun şuurundayız. Vazifeleriniz size verilmiş bir emanettir. İlinizin evliyasından da,  eşkıyasından da mesulsünüz. Görevleriniz nefsi tatmin aracı değil, insanlığa hizmet aracıdır. Mazeret bulmaya değil iş üretmeye, Allah’ın (c.c.) rızasını zerrede bile olsa aramaya gayret etmeliyiz.

- Çalışmalarımızın en önemli özelliği kader birliği, gönül seferberliği ve ağız tadıyla çalışmaktır. Kardeşlerimizin her biri muhabbet fedaisi olmalıdır.

- Olumsuz şeyleri sayıp dökerek karamsar bir tablo çizmek yerine hep pozitif şeyleri, aksiyon ve hamleleri konuşmayı ilke edinmeliyiz. Bir başka deyişle düşen bir yaprağı konuşmak yerine açan bir çiçeği konuşmalıyız. Başkalarına malzeme olacak sözlere itibar etmemeliyiz.

- Düşünce ve inancı ne olursa olsun hiçbir insanı rakip olarak kabul etmiyoruz. Bizim rakibimiz, gençliğimizi tehdit eden satanizm, fuhuş,  içki, kumar gibi kötü hastalıklardır. Gençlerimiz hangi inanç ve düşüncenin sahibi olurlarsa olsunlar, bu ülkenin en aziz varlıklarıdır.

Bizim kavgamız farklılıklarla değil her türlü fikri taassupladır. Kavgamız; kimlik problemi, kültürel yozlaşma, ekonomik sıkıntılar, eğitim sorunları, her türlü zararlı alışkanlıklardan gençliğimizi kurtarmak, onlara aydınlık bir gelecek hazırlamaktır. Onların yarınlarını yazık etmemek, ümitlerini söndürmemek, hayallerini köreltmemek bilakis yarınlarını diriltmek, ümitlerini yeşertmek, hayallerini filizlendirmek, sevgilerini ebedileştirmek kavgasıdır.

- Birlikte yürüdüğümüz insanlara çalışma ve iş yapma hazzını tattırmalıyız. Onların ellerinden tutup, cennete itekler duruma getirmeliyiz. Bunun da en güzel yolu, lisanı hal ile örnek olmaktır. İnsan onuruna yakışan yöntem de budur.

- Üstünlük ve gücün, görev ve rütbelerimizden değil özveri, çalışma ve performansımızdan kaynaklandığını bilmeliyiz. Bütün çalışmalarımız hesabi değil hasbi bir anlayışla yürütülmelidir.

- Sönük değil; var olan, dinamik bir gençliğin yetişmesi amaçlarımızdandır.

- Hizmetlerimizi aşkla, azimle, nizamla ve estetik anlayışı ile yürüteceğiz. Hiçbir mazeret, başarının yerini tutamaz.

- Dedikodunun bulunduğu yerde rüzgarınız kesilir. Problemler değil aksiyonlar konuşulacak.

- Çalışmalara usulen değil fonksiyonel olarak katılacağız. Beyinde negatif bir düşünce olamaz. Kimin içinde bir eğrilik varsa bunu düzeltmelidir. Sorgulanmayan hayat, yaşamaya değmez.

- Kıymetli taşlar, az olduğu için kıymetlidir. Dava adamları azdır ve dava adamlığı en önemli vasıftır. Vazife adamı denildiği zaman görev verildiğinde gözümüzün arkada kalmayacağı, insan anlaşılır.

- “İnsanlar yalnız inandık deyip de kurtulacak ve hesaba çekilmeyeceklerini mi sanıyorlar?” 50, 60 yıllık ömrümüzde çetin imtihanlardan geçeceğiz.

- Ömrü yaşanmaya değer kılan şey, dava adamı olmaktır. Biz, Allah’a (c.c.) kulluk için çalışacağız. Allah’a (c.c.) kavuşmayı her şeyden fazla isteyeceğiz. İbadet ve çalışmalarımızdan haz duyacağız.

- Ne kadar başarılı olsak, başımız öne eğiliyor. Çünkü işin sahibi, Allah (c.c.) tır. Allah (c.c.) emirlerinde galip olandır. Kul olduğumuz için bu çalışmaları yapıyoruz. Bu yüzden şu üç özelliği iyi bilmeliyiz:

a) Yaradılış gayemizi,

b) Dünyada bir imtihanda oluşumuzu,

c) İhsanı (Allah’ın (c.c.) bizi gördüğünü bilerek çalışmalarımızı yürütmek.)

- Hizmetin önemine önce kendimiz inanacak, ailemizde yaşayacağız. İçi yanan insan, toplumun dertleri ile dertlenen insan, hizmet delisi bir insan olacağız.

Şuur; davasını, hedefini ve sorumluluğunu bilmektir. Heyecan; Duygu, tavır ve kelamında coşkulu olmaktır. Ciddiyet ise adap ve kurallara uymaktır.

Bir kişiyi kazanmanın sevabının Uhud dağından daha büyük olduğunun idrakinde olarak görevimizi sürdürürüz.

- Bizler, Yunus’un deyimiyle; “her gün yeniden doğarız, bizden kim usanası” şuurundayız.

- Allah’ın kula en büyük ihsanı, kişiyi kendi yolunda çalıştırmasıdır. Bu yüzden biz onurlu bir duruşu, onurlu bir insan anlayışını, onurlu bir toplum özlemini temsil etmekteyiz.

- Açısı tam insan olalım. Sürüye kurt getirmeyen insan… Elinde zehir tenekesiyle dolaşmayan insan… Merhum Yavuz Gökmen’in ifadesiyle “adam gibi adam” olalım. Asıl felaket, ebedi hayatta cennetten mahrum kalmaktır.

- Gönüllerinizi açın ve yürüyün, toplumsal değişimin bir tek yolu var: Kendimizi değiştirmek. Birbirimizi seversek, Allah da (c.c.) bizi sever ve yolumuzu açar.

 - Saatlerinizi zafere ayarlayın. Büyük hedeflere demir atın. Büyük muvaffakiyetler, büyük cüretler (fedakarlıklar) gerektirir. Mutlaka sevgi galip gelecektir.

- Allah Teala bizimledir. O (cc), alemlerin Rabbi’dir. Hamd ve dönüş O’nadır. O (cc), ne güzel vekil ve ne güzel yardımcıdır. Allah’a emanet olunuz.

 

ŞEHADETLERİ’NİN ARDINDAN:

- “Adnan Demirtürk kardeşimiz, gençlerimize örnek olacak bir yaşam sürdü. Şuurun en güzelini gösterdi. Davasına bağlılığı ile her zaman ön plana çıktı. Ne mutlu O’na! İnşallah Rabbimiz, kendisine şehit muamelesi yapar…”                           Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN – Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümet Başbakanı

- “Gerçekten müstesna bir insandı. Hep şehadeti konuşur, hep şehadeti özlerdi. O, öyle konuşurken benim de kulaklarımda hep şu ayet adeta kulağımın zarını inletirdi:

-İnananların içinde öyleleri var ki, kimisi nöbetini savdı, imtihanı kazandı ve gitti. Kimisi de sırasını bekler.- …Kendilerini gerçekten ülkemizin insanına ve gençliğe adamışlardı.”

                                                                                                      (Şevket KAZAN-Adalet Eski Bakanı)

- “Kültürel birikimi, teşkilâtçı özelliği ve insanlara yaklaşımındaki engin sevgisi, unutulması mümkün olmayan özelliklerindendir. Tek adam faktörünün rafa kalktığı, ekip çalışmalarının öne çıktığı bu dönemde, birbirinden büyük çalışmalara imza atmanın mutluluğunu birlikte yaşadık.”

(İlyas Töngüş- Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı)

- “… O, çalışma temposunu evlendiği gün dahi bozmamıştı. Evlendiği günün akşamı Vakfıkebir’de programı vardı. Saat 20.00’de başlayan programı, 22.30’da sona erdi. Biz de bu arada kızımızı eve getirmiştik. Adnan Bey’in programının bitmesini bekledik. Geldi ve nikahını kıydık. Hayırlı olsun dedik ve ayrıldık…

 O, planlı çalışır, zamanını iyi değerlendirirdi. Disiplinli bir insan idi.”    (Kayınbiraderi Veysel TOPÇU)

- “Şehitler ne güzeldir, gelinliğini giyince… Emir sahibinin emrine ihanet etmeyen abidelerdir. “Ganimet” diye naralar atıp, mevzilerini terk etmeyen erlerdir…O, saatini Allah’a ayarlı olarak yaşadı, bir ömür boyu… Sen, rahatsın artık. Adadın kendini, adanmaya layık olana. Bizler, geride kalanlar seviyoruz seni ve söylediğin melodiyi. “Bizler de delisiyiz davanın”, diyeceğiz ve şahit tutacağız her şeyi.

Ey davamızın delisi, Ey gençliğin abisi! Seni Seviyoruz, Adanan Adam!...”           (Abdülhamit GÜL)

 

  Hoşsâdalar  
bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46890 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol