Hoşsâda-168
“Âvâzeyi bu aleme Davud gibi sal,
Bâki kalan bu kubbede bir hoşsâda imiş”(Bâki)

H O Ş S Â D A


17 Nisan 2009 Cuma
sayı: 168



 

NEBE SURESİ

Mekke devrinde nazil olmuş, kırk ayettir.
1- Birbirlerine neyi soruyorlar ?
Allah(c.c); "Neden, neyi birbirlerine sorup duruyorlar?" buyuruyor. Yani insanlar, "ahiret var mıydı yok muydu?" diye tartışıyorlar. Var di¬yenler arasında da ihtilaf var. Ruhani midir yoksa cismani midir? diye. Yani ruhlar mı yalnız dirilecek?, yoksa ruhla beraber cesed de dirilecek mi? diye, Mekke de birbirlerine sorup duruyorlardı.
2- O büyük haberi ki,
Topyekün insanlığın değil, bütün dünyanın, yıldızların, güneşin, yedi kat semanın tamamıyla yok edileceği bir gün olması nedeniyle ondan daha büyük bir haber yok. İşte o büyük haber konusunda birbirlerine so¬rup duruyorlar.
Onlar kıyamet konusunda birbirleriyle ihtilaf ediyorlar. Var diyenler mü'minler. Yok diyenler kafirler. "Hayat bu dünyadır. Bu dünyada do¬ğarız ölürüz, ahiret diye bir şey yok" diyor kafirler.
İnsanı kötülükten alıkoyan şeyin başında gelen ahirete imandır…
3- Onlar, onun hakkında anlaşmazlığa düşmüşlerdi.
4- Hayır, yakında bilecekler.
5- Sonra yine hayır, yakında bilecekler.
Gerçeği bilecekler ama eyvah diyecekler. Ahirette eyvah demenin faydası yoktur. Bu dünyada, iken Allah diyenler ve Allah'ın emir ve ya¬saklarına riayet edenler ve kendilerini ahirete göre ayarlayanlar kurtu¬luşa ereceklerdir.
Bunların aklına yatmayan nedir? Ölen insanların nasıl diriltileceği konusudur. Rabbim bizim gözlerimizi tabiata çeviriyor. Rabbim bizi eğitiyor, bize Kur'ân'ını öğretiyor. Allah (c.c) eğitim konusunda bü¬tün yeryüzünü bize dershane olarak gösterir. Yeryüzü bizim dersha-nemizdir, sınıfımızdır. Bütün bunlara dikkat çekiyor.
6- Biz yeryüzünü beşik yapmadık mı?
Ahiret inancına akılları yatmayanlara, Rabbim diyorki; "Yeryüzünü biz beşik gibi yapmadık mı?" Yani insanların yatacağı, yaşayacağı, top¬raktan rızıklar çıkaracağı, yiyeceği, okuyacağı, eğleneceği yumuşak bir yer yapmadık mı?"
7- Dağları direkler (yapmadık mı?)
Dünyanın dönüşü esnasında insanları sallamasın, çalkalamasın diye dağları da bir kazık gibi yapmadık mı? diyor Allah.
8- Sizi çift çift yarattık.
Kadın-erkek, eksi-artı, âcı-tatlı gibi herşeyi Allah (c.c) çift yaratmış¬tır.
9- Uykunuzu dinlenme kıldık.
Uyku öyle bir nimetki, yokluğunda ancak anlayabiliyoruz. Uyku da ölüm gibi bir şey. Akşam ölüyor, sabahleyin tekrar dinliyo¬ruz. Allah (c.c) ahirette dirilmenin nasıl olacağını bize uykumuzla gös¬terip duruyor.
10-Geceyi elbise yaptık.
Gece, bütün bir yarım kürede kalan insanların elbisesi oluyor. Bir ta¬raf uyandığında dünyanın öbür yarım küresindekilere o elbise giydirili¬yor. Kem gözlerden saklanıyor. Ayrıca güneşin ışın ve ısısının da etki¬sinden korunmuş olarak insanlar geceyi geçiriyorlar.
11- Gündüzü, geçinebilmeyi(maişeti) sağlama vakti kıldık.
Gündüz, çalışmak ve maişet temin etmek içindir. Gündüzün ışığı ve ısısı yalnız görmek için değil çalışmanız için, enerjinize enerji katmak içindir. O halde, geceyi uyku ve istirahat yeri, gündüzüde bir maişet yeri kılan Allah (c.c) dır.
12- Üzerinize sapasağlam yedi (gökyüzü) bina ettik.
13- Ve (gökyüzünde) parlayan kandili (güneşi) yarattık.
Güneşe bakıyoruz, hem ısı hem de ışığıyla bizi aydınlatıyor, kandil görevini yapıyor. Böyle bir kaynağı insanların faydasına sunan Allah (cc)'dür.
Günümüzde tükettiğimiz elektriğin parasını ödemede sıkıntı çekiyo¬ruz. Ayrıca insanoğlunun ürettiği elektrikler, kandiller, ısılar bitiyor veya arıza yapıp kesiliveriyor.
Halbuki güneş, Hz. Adem'den günümüze kadar ışığını ve ısısını vermeye devam ediyor.
14- O sıkıştıran (bulut) lardan şakır, şakır su indirdik.
15- Onunla (su ile), dane ve bitki çıkaralım diye,
16- Birbirine karışmış bahçeler (çıkaralım diye)
17- Şüphesiz (müminle-kafiri) ayırdetme gününün vakti bellidir.
O kıyametin vakti vardır. O gün geldi mi, O kıyamet sahneleri gözümüzün önüne gelecek, ve mü'minle kafir ayırt edilecek.
18- O gün Sur'a üfürülür, sizde hemen bölük bölük gelirsiniz.
Bir başka ayette ise Rabbim; "Bütün in¬sanları önderleriyle beraber çağıracağız" diyor.
Ahirette kiminle beraber olmak istiyorsanız onunla beraber gidiniz Sevgili Peygamberimizle beraber olmak istiyorsanız, O'nun yolundan gidiniz.
19- Gökyüzü açılır, kapı kapı olur.
20- Dağlar yürütülür, serap olur.
21- Şüphesiz cehennem pusudur.
22- Azgınlar için dönüş yeridir.
O kıyamet gününde gök yüzünden birçok kapı açılır ve yeryüzünde herşey yerle bir olur. Günahlar ve haramlar bizi cehenneme düşüren tu¬zaklardır. Cehennem topyekün imansızların varacağı bir yerdir. Cehennem onları gözetlemektedir.
23- Sonsuza değin asırlarca orada kalacaklar.
Sonu gelmez senelerde orada kalacaklardır. Elimizin kibrit ateşine dayanamayacağım biliyorsunuz. Öyleyse kendinizi sonu olmayan ce¬hennemin ateşinden koruyunuz.
24- Orada serinliği ve içeceği tatmazlar.
25- Ancak kaynar su ve irin (içerler)
26- (yaptıklarına) uygun bir ceza olarak.
27- Şüphesiz onlar hesabı ummuyorlardı.
28- Ayetlerimizi yalanladıkça yalanladılar.
29- Biz herşeyi kitapda saydık.
30- Tadın (azabı) size azapdan başka birşey artırmayacağız.
31- Müttâkiler için mutlaka kurtuluş vardır.
Allah'tan sakınan, O'nun emrettiklerini yerine getiren, gönülden O'na bağlanan, bu dünya hayatında adım atarken, "ayağıma diken batmasın" diye dikkat eden adamın hali gibi gözünden, kulağından, elinden, dilin¬den, vücudunun herhangi bir yerinden gönlüne günah sıçramasın diye dikkatle yürüyen insanlara "muttaki insan" deniyor. Bu insanlar için cennet vardır.
32- Bahçeler ve bağlar (vardır).
33- Tomurcuk memeli yaşıt kızlar.
O muttaki insanlara cennette, bu dünyadakilerle kıyaslanamayacak kadar güzellikte bahçeler vardır. Yine orada kadınlar ve erkekler evle¬neceklerdir ve yaşları da denk olacaktır. El değmemiş, yüzünde göz izi olmayan eşler vardır.
34- Dolu kadehler, (vardır).
35- Orada (cennette) boş söz ve yalan işitmezler.
36- (Bunlar) Râbbinden bir mükafat ve yeterli bir bağış olarak (verilir).
37- Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi ve Rahman'ından (bir bağıştır) Ona söz söylemeye güçleri yetmez.
38- O gün Ruh ve Melekler dizilecekler. Ancak Rahmanın izin verdikleri konuşacak ve Oda doğruyu konuşacak.
Şefaat Allah'tandır. Allah'ın şefaat izni verdiği insanlar; Peygamberler ve Salih insanlar da, ancak o zaman konuşurlar ve doğ¬ruyu konuşurlar.
39- İşte bu gün kesin olacaktır. O halde dileyen Rabbine bir dönüş yolu edinsin.
40- Şüphesiz, yakın bir azapla sizi uyardık. O gün kişi elleriyle ön¬ceden gönderdiği (ameli)ni görür ve kafir şöyle der: Keşke toprak ol¬saydım."
Yani bir dünyada iken peygamberler, kitaplar göndererek, geleceği yakın olan o azabtan sakındırdık biz sizi.
Hayvanlarda yaratılacaklar ama toprak olacaklar. Hayvanların top¬rak olup gittiğini görünce kafir diyecek ki; "keşke ben de toprak olsay¬dım."
Bu dünyada hayvan gibi yaşayanlar, ahirette hayvan muamelesi görmeyecekler. Çünkü hayvanların iradesi yok, onlar için ceza da, mü¬kafat da yok. Ama en güzel şekilde yaratılan, eşref-i mahlukat denilen bu insan, şerefini ve izzetini yitirip hayvanlığa özenince, hayvanlık de¬recesinde kalamaz, ondan da daha aşağı, iner. İndiğim de biz görüyo¬ruz. Nerede görüyoruz? İsrail'de görüyoruz. Bir kartal bir kuşu parçalar yer ve bitirir. Ama insanoğlu hayvanlaştı mı, hayvandan daha aşağı iniveriyor ve hayvan gibi yapmıyor, işkence yapıyor.
Şifa Tefsiri, Mahmut TOPTAŞ


  Hoşsâdalar  
bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46890 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol